Merhabaa umarım beğenirsiniz.
Oy ve yorumlarını bekliyorum. 250 vote geçilmeden bölüm atmıyorum artık.
İlerleyen bölümlerde güzel...kaoslu... üzücü...bir şeyler olacaaak...
İyi okumalar...
"Söyleyin bana ölür mü insan aşkından?"
MASAL ÖZTÜRK'DEN
Annem ve Handan teyze şu an karşılıklı oturmuş koyu bir sohbet içindeydiler.
Sabahtan beri oturmuş bize nerden tanıştıklarını anlatmalarını bekliyorduk ama yaptığımız tek şey bir koltukta dördümüzün yan yana oturmuş annemlerin konuşmayı bitirip bize olanı biteni anlatmasıydı.
Bora derin bir nefes oldup olduğu yerde dikleşirken ilkay oflayarak koltukta kaymıştı.
Neşeye baktığımda saçındaki bukleyi zıplatıyordu. Bense öylece ortalarına oturmuş annesi, usluca beni burda bekle denilmiş çocuklar gibi bekliyordum.
En son Bora dayanamamış olacak ki "hanımlar sohbetinizi bölüyorum ama birbirinizi nerden tanıdığınızı bize söylemeyecek misiniz?"dediğinde hepimiz katıldığımız belli etmek ister gibi senkronize bir şekilde başımızı sallamıştık.
Annem ve Handan teyze gülüp bize döndü. "Biz Nur'la liseden arkadaşız telefon numaralarımızı kaybedince bir daha bulamadık. Tabii o zamanlar sosyal medyada çok kullanılan bir şey değildi."diyen Handan Teyzeye döndü bakışlarım.
Bora anladığını belirtir şekilde başını sallayınca ben ayağa kalkıp "ne istersiniz? Çay, kahve, meyve suyu ya da istediğiniz başka bir şey?"dedim.
Herkes kahve isteyince Neşeyle birlikte mutfağa geçtik. Kahve makinesi ile Bora ve ilkaya espresso, annemlere türk kahvesi, Neşe ve kendime de karamelli latte yapmak için ayarladım.
Neşe makineye bakıp "yaa bu çok güzel bende istiyorum. Yemin ederim kahve için dışarıya para vermekten iliğim kurudu."dediğinde güldüm.
"Ne istiyormuşsun sen?"diye arkamızdan Bora'nın sesinin gelmesiyle ikimizde oraya döndük.
Neşe eliyle kahve makinesini gösterip "abi bana da bundan al benim de bundanım olsun?"diye küçük bir çocuk gibi konuşurken Borayla kahkaha attık.
"Almayacağım git benden daha çok sevdiğin sevgilin alsın."diyerek resmen trip atan Boraya kınayan bakışlarımı yollarken o gözlerini benden çekip mutfakta gezdirmeye devam etti.
Neşe abisinin yanına gidip "yaa deme öyle seni çok seviyorum ben, babamsın sen benim."demesiyle burukça gülümsedim.
Aralarındaki bağ çok farklıydı. Bora yanında küçücük kalan Neşeye bakıp kolunun altına aldı. Saçlarından öpüp "tamam üzülme şakasına dedim ben."dediğinde içeriye İlkay girdi.
Yanıma gelip bana sarılıp "kıskanma, sen ona kıskanan gözlerle baktıkça ben seni daha çok kıskanıyorum."diyerek sessizce konuşmasıyla benden ayrılması bir oldu.
"Tamam yeter bu kadar çıkın ikinizde biz getiririz kahveleri."diyen Borayla ilkay ve Neşe mutfaktan çıkmıştı.
Bora yanıma yaklaşıp yanaklarıma ellerini koyup alnımdan öptü "bazen seni sarıp sarmalayıp sadece kendime saklayasım geliyor."dediğinde dudağından öpüp "maalesef kalmamış o istediğinizden."dediğimde yüzünü sahte bir şekilde buruşturup burnumu öptü "tüh!"derken makineden gelen sesle oraya döndüm.
Üç ayrı yeri vardı ve kahveler hazırdı. Bardakları iki küçük tepsiye koyup birini Boraya verip diğerini kendim aldım.
İkimiz birlikte kahveleri dağıtırken Bora ilkaya tepsiyi uzatınca İlkay sağır sultanın bile duyacağı şekilde kahkaha atıp "ayy enişte seni istemeye gelmişiz gibi hissettim."dediğinde herkes gülmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gidiyorum | Düzenleniyor
General FictionSADECE YAZIM HATALARI DÜZENLENİYOR. KURGUDA DEĞİŞİKLİK YOKTUR. "Anlıyorum çok iyi anlıyorum ben sizi, orda ne duygular içinde olduğunuzu anlıyorum." "Anlayamazsın öğretmen yaşamadan anlayamazsın en yakınını kaybetmeden anlayamazsın. Yaşama da zaten...