"Ve son dokunuş! Tamamdır evlat eskisinden bile iyi oldu."Camcı abiye baktım,
"Teşekkür ederim efendim."Elimde bir tabak kurabiye ve çay vardı.
"Buyrun lütfen bir çayımı için."Adam gülerek koltuğa oturdu,iç çekti ve
"Seni buralarda yeni görüyorum evlat? Tek başına kasabadan bu kadar uzak olan bir evde ne yapıyorsun?"Masanın üstünde ki kurabiye tabağını alıp adamla aramıza koydum,
"Ben burada doğdum,biraz kafa dinlemek için geri geldim."
"Ah öyle mi?"
"Sen peki abi? Kasabaya yeni mi taşındın?"Adam çayından bir yudum aldı ve iç çekti,
"Karım 14 yıl önce vefat etti ben de şehir de durmak istemedim 3 yıl önce kafama esti ve bu kasabaya yolum düştü,yeteri kadar şehirlerin arasında sıkışık bir hayat yaşadım."
"Başınız sağolsun,ben gerçekten de çok üzüldüm."
"Teşekkür ederim ama eşim doğal yollarla ölmedi."Adam çayına baktı,
"Nasıl yani?"Çayından bir yudum aldı ve
"Bir çiflik evinde kalıyorduk bir gün şehre gitmem gerekti ve işlerim uzun sürdü eve geri geldiğim de ise karımın karnı deşilmiş bir halde kanlar içinde salonda yatarken buldum."Adam bana baktı ve
"Bu dünya da sadece insanlar yok evlat,yani demem o ki burada tek başına çok fazla kalma derim."Adama baktım ve
"Karına ne olduğunu düşünüyorsun? Bir ayı saldırısı olamaz mı?"Adam güldü ve
"Ayı? Hayır,hayır.O pençe izlerini ilk gördüğümde ayı olduğunu düşündüm ama ayıdan daha büyük bir pençeydi ve etrafta siyah kanlar vardı.Sevgili karım,parçalanınarak öldürüldü."Adam iç çekip bir kurabiye alıp yedi,bana dönüp
"Annen ve babandan izin alıp buraya geldin değil mi?"Çayımı elime alıp,
"Evet...haberleri var."Adamla sohbet ettikten sonra eşyalarını topladı,onu geçirmek için bende kalktım.
"Geceleri dikkat et evlat,geceleri dikkat et."
Pert olan arabama bir bakış attı ve bana el sallayıp kasabaya doğru gitti,ardından biraz baktım ve kapıyı kapatıp eve girdim.Yatak odasını biraz düzenlemek için kollarımı sıvadım.Annemin eski bir sandığı vardı onu açıp içine baktım,eski çeyiz takımları çarşaflar birkaç elbise ve ailemizin albüm fotoğrafını buldum.Şaşkınca albümü elime alıp inceledim ilk sayfada bir yaşımdayken çekildiğimiz fotoğraf vardı.Annem beni kucağını almış babamla pastayı kesiyorlardı,diğer sayfaları açtım.Babam ve annem birbirlerine sarılmış aşkla bakıyorlardı,bir diğer fotoğrafta ben hortumla bahçeyi suluyordum.Bir kaç sayfa çevirdim kasaba da babam beni omuzlarına almıştı annem ile sarıldığı bir fotoğraf vardı.
Gözlerimden birkaç damla yaş geldi,sandığın önüne oturdum ve kimsenin beni duymadığını varsayarak yüksek sesle ağladım.Biraz daha fotoğrafları inceledim ve dedeminde olduğunu fark ettim,babam arada sırada ondan bahsederdi adı Lerrie Wiliamstı.Dedeme ve onun babası ile çekindiği bir fotoğraf gördüm,fotoğrafın üstünde hafif bir leke vardı.Lekeyi çıkarmak için tırnağımla bastırdım ama altında bir şey olduğunu fark ettim,fotoğrafı yerinden çıkardığımda küçük bir kağıt parçası buldum.Üstünde "Wick'inin kitap evi" yazıyordu,dedem ve babasının olduğu fotoğrafları inceledim ve başka bir kağıt daha buldum.Kağıtta şu yazıyordu "En büyük ağaç." Yırtık kağıdın köşesinde karalanmış bir daire vardı.
En büyük ağaç mı? Bu da ne demek ve bu karalama ne anlama geliyor? Başka bir şey bulamayınca tüm fotoğrafları alıp salona geçtim,pençerenin oraya geldim ve başımı cama yaslayıp elimde ki kağıda baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİ IRK : GÖLGELER VE İNSANLAR
FantasyAllen ve ailesi hayatlarını normal aileler gibi yaşarken bir gün babası ani bir değişime uğrayıp Allen ve annesine kötü davranıp zulüm eder, babasını artık sevmeyen Allen tüm sebebi babasında ararken işlerin pekte düşündüğü gibi gitmediğini öğrenir...