7. Bölüm

21 4 3
                                    

Bölüm 7
Deri Paltolu Çırak
İnsanlar kendileri ile barışmaya inat ederlerdi. Başka insanları görürlerdi. Başka benlikleri görülebilecek en iyi kişilikleri görürlerdi. Fakat ayna da tek bir kişilik kalırdı. Seçilmeden şekillendirilen ve ellerine itilen bir benlik kalırdı. O an… İlgi çekemeyen diğerlerinden apayrı çirkin bir benliğin yansıması görünürdü. Kendilerine döndüklerinde açan çiçekleri sıradan bulurlardı çünkü bunlar… Bunlar kendilerine ait olanlardı. Ama… Şu düşünülmezdi. Bu çiçekleri isteyen ve özenenlerde vardı.

Bunu anladığında ya da en azından… Kendin ile barışabildiğinde hayatının değişeceğini bilen az insan olurdu. Barışmak zordu. Özenmek ve hayıflanmaktan daha zorlu bir yolculuktan geçiyordu. Daha farklı yollar izliyor daha da gayret için bekliyordu. Ama yapabilmek… Yapabilmek en büyük zaferdi. Bir kukla olmaktan ve insanların yargılarına göre şekil değiştirmekten çok daha ayrıydı. Aynı olmaktan ve yönetilmekten kesinlikle daha güzeldi.

O… Bunu fark ettiğinde soğuğa rağmen dimdik bir hâlde antika dükkânına bakıyor gözyaşlarının durması için dualar etmiyordu. Sadece duruyordu. Bu dükkânın büyüsüyle yapabileceklerine inanıyor kendi olmaktan gurur duyuyordu. Burada yaptığı bibloda kendi olduğundan kendi fırçasını tutabildiğini anlıyordu. Burada o boyaların önünde kimsenin isteği için yapmamıştı. Kimsenin kendisi ile gurur duymasını istememişti. Sadece tek isteği mutluluğu için bu işi alabilmek için boyamaktı. Boyadıkça özgünleşmek ve o yaşlı adamın dükkânında biraz olsun daha kalabilmekti…

Bu dükkânda… Babası aklından tamamen silinmişti. Babası için yapmamıştı ya da kendisiyle gurur bulsun diye işi almak istememişti. Bu dükkân kendisine huzur vermişti. Burası… Bu farklı ortam kendisini sarıp sarmalamış en güzel şarabıyla sarhoş etmişti. Burası kendisine bir lütuf olarak gülümsemişti. Yavaşça içeriye doğru adımlar atarken kapıyı itti. İçerisi aydınlıktı ve gayet güzel görünüyor raflar gündüz olduğu kadar ilgi çekici duruyordu. Kapıyı arkasından kaparken bu kez ahşap parkelere daha özgüvenle basıyordu.

Rafların arasında adımlar atarken parke geldiğini bağırıyor terliklerinin topukları resmen parkelere lanetler okutuyordu. Bakışlarını raflara çevirmedi. Bu kez sadece kasanın arkasındaki o çalışma alanına odaklanmıştı. Yaşlı adamın çalıştığı o masaya odaklıydı ve adımlarının sesleri aklına ulaşmıyordu. Sadece yürüyordu. Adımlar atıyor oraya varmak için acele etmiyordu. Burada aceleye yer yoktu burada sadece bir hissizlik vardı.

Yaşlı adam masada yavaşça kalkarak kendisine bakarken bakışlarında ne kadar şaşkın olduğunu belli eden bir ifade dolanıyordu. Parlayan gözlerindeki ışık kısılmış şaşkınlığın kara bulutlarının arkasında direnir olmuştu. Yavaşça kasanın önünde durdu. Adım sesleri hızlıca kesilirken sessizlik bir o kadar hızlı çöktü. Şaşkınlığın bulutlarında dolaştırdı bakışlarını. Bir açıklama yapamayacak kadar güçsüz hissediyordu. En azından kovulmamak adına bir belaya bulaşmamak istediğini söyleyebilirdi fakat öylesine boş bir zihinle ve hissizce bakıyordu ki… Kendine lanetler okumaktan buna vakit bulamıyordu.

“Dehliz? Otur hadi.” Yaşlı adamın uzanan eline bakışları uzandı. Yaşlı elleri masayı işaret ediyor sabah oturduğu o sandalyeyi gösteriyordu. Biblo yerli yerindeydi. Dönmüştü. Belki de yaşlı adam onu incelemiş işe alınıp alınmayacağına karar vermişti. Yavaşça kasanın yanından geçerek çalışma alanında adımladı. Kendini sandalyesine bıraktığında soğuk kaşında kuruyordu. Yaşlı adam sakince karşısındaki sandalyeye otururken oldukça yorgun görünüyordu. Yavaşça boyaları işaret etti. “Çalışmaya geldiysen eşyalarına dokunmadım. Fırçan temiz olmalı.”

Yavaşça kız biblosuna baktı. Biblo güzel duruyor kendisini bekliyordu. Yavaşça ufak bir çocuk gibi kızı aklında oynattı. Fenerini hızla sallıyor sarı ışığında aydınlanan yüzü ile etrafa bakıyordu. Etekleri uçuşuyor ayakları güvensizce yere basıyordu. Fenerin ışığı uzakları aydınlatmıyor kızın görmek istediği yerde son buluyordu. Sepetinde bir boşluk doldurulmayı bekliyordu. Belki de kız orman meyvesi filan topluyordu. Ormanda gecenin ıssızlığında fenerini savuruyor ışığını bir kılıç gibi kullanıyordu. Biblo hareketsiz kalırken devam etmenin daha iyi olacağına karar verdi.

Cinayet MahalliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin