15. Bölüm

20 4 14
                                    

Bölüm 15
Komodin, Günlük Ve Abiciğim

Gözlerini açtı. Her zaman karşılaştığı beyaz tavanın aksine odada beyaz lambalar gözüne tüm ışığı dolduruyor, felaket bir ağrıyı gözleri ile tanıştırıyordu. Canı çok yansa bile bakışlarını buradan çekemiyor nereye dönse gördüğü o lambalardan kurtulamıyordu. Hiçbir şey hissetmiyordu. Sadece… Tuhaf bir şeylerin döndüğünden emindi. Gözlerini sımsıkı kapatarak karanlığı ararken aklındaki boşluğu dolduramaz hâldeydi. Karanlık yoktu. Işık gözleri ardına uzanan bir lanet gibi bastırıyordu.

Aniden bir ses duydu. İlk önce hayal meyal işittiğini sandığı kesin ses bir klik sesine benziyor odada yankılanıyordu. Tekrar tekrar dönüp kendisine ulaşan ses kulaklarına vardıkça boğuklaşıyor git gide artıyordu. Gözlerini dehşetle açtığında tüm ses kesildi. Işıklara bakmıyordu. Bir odada oturuyordu. Gri duvarlarla kaplı pis bir odanın ortasındaydı. Sadece bir sandalye duran odada kirli sarımtırak mermerler gri pis duvarlarla uyum salıyor içeriyi girenleri korkutuyordu. Karşısında ardını göremediği bir cam vardı. Bu bir sorgu odasıydı.

Derin nefesler almaya çabalayarak ellerini çekmeye çabaladı. Fakat kımıldatamıyordu. İki kolu da kımıldayamaz hâlde sandalyeye bitişik duruyordu. Ama bir soğukluk kollarına iniyordu. Derisini yüzmek istercesine bastırarak iniyor diken diken olan tüylerinin ardındaki eti arıyordu. Karşısında bir şeyin bırakıldığını gördü. Hızla oraya döndüğünde komodinin orada olduğunu gördü. İlk günkü cazibesinden bir şey eksilmeyen o komodin… Karanlık bir köşeden cinayetlerin arasından uzanan bir komodin…

Dehşetle komodine baktı. Çok ilgi çekici görünüyor antika bir eser olduğunu ileri atıyordu. Kulpundan biri eksikti. Hâlâ bir kulpu yoktu ve buna rağmen harika duruyordu. Gözleri dolarken başını çevirmeye çalıştı ama… Ondan başka yere bakamıyordu. “Sana ne ifade ediyor?” Kulaklarına dolan ses odadan boğuk bir şekilde kulağına sürünürken sesin nereden geldiğini anlamıyordu. Adeta suyun altında konuşulmuş kadar boğuk gelen bu sesin bir çocuğa ait olduğunu anlamasına yetecek kadar netti. Bir çocuk bu komodini soruyordu…

Gözlerinden yaşlar akarken korkuyla yutkundu. Cevap vermek onu almak istemediğini söylemek istiyordu ama sessizdi. Konuşamıyordu. İçinde ne fırtına koparsa kopsun tek kelime edemiyordu. Dudakları sızlıyor dili içeride yanıyordu. Adeta birbirine dikilmiş kadar sabit duran dudakları korkunç derece de sızlıyordu. Derin nefesler almaya çalışırken çenesine doğru akan yaşlar git gide çoğalıyordu.

Komodinin ikinci çekmecesinde bir kulp belirdi. Şaşkınca bakakaldığında bir anlığına gözyaşları gözlerinden akın etti. Fakat… Başını çevirmemenin verdiği huzursuzlukla dudakları yandı. Korkuyordu. Göreceklerini neredeyse biliyordu ve çok korkuyordu. Çekmece kendiliğinden ileri doğru gelirken içerisindeki günlük açık bir hâlde duruyordu. “Peki, bu sana ne ifade ediyor?”

Gözlerinden akan yaşlar sıcaktı ve kor ateş gibi geçtikleri yerleri yakıyordu. Derin nefesler almaya çabaladıkça batıyordu. Nefesleri dahi ciğerlerine ateş düşürüyor, içini alev alev yakıyordu. Burada bu sandalyede kımıldayamadan ateşlerde yanıyor günlüğün sayfalarındaki sobanın içerisindeymişçesine kalbi kül oluyordu. Nefesleri hızlanırken git git kesilmeye başlıyordu. Aniden bir metal kollarından ilerledi. Soğukluğu ile kollarındaki ateşleri sıyırırken derisini sertçe ayırdı. Çığlık atamadan şaşkınca açık günlüğe bakıyordu. Bakışlarını çekemiyordu!

“Peki ya abiciğim?” Komodinin arkasından birinin ayağa kalktığını gördü. Geniş omuzlu bir adamdı. Gri keskin gözleri sadece kendi bakışlarında dolanıyor delikanlıya hissiz bir suratın en donuk bakışları ile bakıyordu. O gri gözler… Ölü bir adamınki kadar hissizdi. Sadece bakmak için bakan bir insanın kalpten uzakta kalmış bir köşesinden geliyordu. Derinlerine inildikçe insanı içine hapsediyor ona erişerek tüm duygularını allak bullak ediyordu. O… Mahzen Demir karşısında dikiliyordu.

Cinayet MahalliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin