23. Bölüm

29 4 12
                                    

Bölüm 23
Antika Dükkânı

Yaşlı adamın bakışları rafların arasında dolanıyordu. Bu atölyede ve dükkânda… Sahip olduğu her şey gözleri önüne diziliyordu. Eski eşyalar… Geçmişleri dolduran bu eski bir dünya antika parçası… Müzik kutuları, kar küreleri, komodinler, eşyalar ve diğerleri… Bu dükkân her şeyini ona vermişti. Onu bir ölümden resmen almış tekrar canlı kanlı bu dükkâna koymuştu. Fakat… Huzursuzdu. Bu gece… Çok huzursuz hissediyordu.

Sakinleşmek adına dolanıyordu. Rafları inceliyor gördüğü eserleri karşısında tekrardan neler becerebildiğini görüyordu. Neler yaptığını ve insanlara neler satabildiğini… Geçmişi onlara tekrar veriyordu. Geçmişten gelen eşyalar ile onlara gelecek arıyordu. Kendisine… Yapamamıştı ya gerçi… Bakışları yavaşça daktiloya döndü. Rafın en güzel köşesinde dururdu. Bu daktilo… Onu gördüğü an ufak torununa verebilmek istemişti. Onu tekrar görmek ve… Ona verebilmek…

Her şey eskisi gibi olabilir sanmıştı belki de… Tekrardan o eski evde yaşamak… Büyük oğlundan gelen kuşu kediden koruyarak oturma odasında kalabilmek… Belki de o harmanı özlemişti. Harmanda serili fındık işlerini… Yalnızlığı ve belki de… Kendini özlemişti. O hayatı görebilmek ve tekrardan o hayatta yaşayabilmek… Kendini sallanan sandalyeye bırakırken gözleri daktilodan ayrılmamıştı. Özlemi miydi bu gece kendisini darlayan?

Derin bir nefes dudaklarıdann kaçarken daktilo karşısında parlak tuşları ile duruyordu. Geçmişinden uzaktaydı… Şimdiki anda ne yaptığından bile emin değildi. Yaşlanmıştı. Artık sahiden yaşlanmıştı… Tekrardan eski hayatına dönmek isteyecek kadar yaşlanmıştı. O tepelerin arasında yaşayarak, aşağı katta küçük oğlunun oturduğunu bilerek yaşayabilmek… Seni ziyaret eden torunlarını görebilmek… Bir tanem dediği oğlunun kızının sesini telefonda duyabilmek…
Gözlerinden bir yaş akarken kalktı. Gözüne rafta ilişen bibloya baktı. Bu… Delikanlının ellerinden çıkmıştı. Daha önce biriyle çalışmamıştı. Hele de bu antika dükkânında… Ama o genç… Ah o genç… Bu dükkâna çok yakışmıştı. Bu dükkân adına yaratılmıştı adeta… O da yaralıydı ve yaralarını sarmak adına bu dükkâna sığınıyordu. Bu dükkânı kucaklıyordu.

Hâlâ… Bu histen kurtulamamıştı. Kalbi daralıyordu. Sanki… Yetmiyordu. Bu ana yetişemiyordu ve… Bir şey hissediyordu. Ne olduğundan dahi emin değildi. Belki de çok yorgundu… Yavaşça atölyesine yürüdü. Biraz daha çalışabilirdi. Gece antika dükkânını sarmalarken biraz çalışmak ona iyi gelecek olmalıydı. Böylece… Işıklar sönmedi. Antika dükkânı o gece… Hiç olmadığı kadar yalnız kalacağını anladı…

Cinayet MahalliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin