19. Bölüm

16 4 16
                                    


Bölüme geçmeden önce, Baha279, RahimeAkta0, yasemin_ysmn13 kitabımı okuma listelerinize eklediğiniz için size teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Ayriyeten kitabın başından beri oy ve yorum atarak çok destek olan Elif_Erdl da teşekkürlerimi iletiyorum.
İyi okumalar
Bölüm 19
Derinlerdeki Açlık

Derin nefesler almayı denedikçe kalbi daha da kötüleşiyor bu kez durmak istercesine yavaş atıyordu. İyi hissettiğinden emin değildi. Mutluluğun onda yaşattığı aşırı özgüven ile aklına dolan bu fikrin yollarında olmaktan elleri titriyor daha derinlerine indikçe sahiden bunun aptallık olduğunu fark ediyordu. Otoyoldan ayrılmayan gözlerinin derinlerinde gerçekler başka bir perde de dönüyordu. O adam hapiste Mahzen ise senin dibinde. Onu dinlemek zorundaydın.

Kalbi duracak kadar yavaşladığında nefesleri sakinliğine daha fazla katlanamayarak maratona dönerken, kalbinin aklının kararından nefret ettiğini her seferinde vurguluyordu. Her seferinde daha beter çarpıyordu kalbi… Göğüs kafesi sıkıştıkça kalbi daha da geniş bir alan buluyor, ıssızlığında kendi sesini tüm bedene yayıyordu. Fakat gözleri es geçiyordu. O otoyoldan ayrılmaması adına sadece onları sağ bırakıyordu. Ama ruhen çöken bedeni umursamıyordu bile.

“Gergin görünüyorsun. İstersen geri dönebiliriz. Ama az bir süre sonra hapishanede oluruz eğer dönmek istemezsen.” Şuan dönmek isteyebilirim ama sonunda pişman olmamam gerekiyor. Pişmanlık… Gerekli gereksiz her şeyin ardında dolaşan o lanet duygu her daim yanı başında olurdu. Şuan kalbinin öfkesine duyduğu pişmanlık gibi çok kez pişmanlık duyardı. Bundan korkuyordu ya işte… Şuan vazgeçerse… Kabul ettiğinde pişman olduğu gibi, vazgeçtiğinde de pişman olabilirdi. Ama bu kez geri dönüş olmazdı. Bu yol tek bir kez geçilecekti.

Eğer o hapishaneye giderse… Cinayetin aslına dair en ufak detayına kadar öğrenebilirdi. O korkunç çocuğun günlüğünden sonra olan her şeye ışık vurabilir belki Baha Demir'in katilini layık olduğu hapishaneye tıktırabilirdi. Bu hakkın yerini bulduğu bir senaryoydu. Aklının en süslü tiyatrosunda kabul görmek adına ağır dilli tiyatrosundan gelen senaryo. Fakat… Sahne arkasında işler berbat bir yol alıyordu. Arkanın ışıksız köşelerinde ve rollerin kalmadığı o tenha bucaklarda Mahzen Demir'in adımları duyuluyordu. Yapılan hatayı silmek adına gelirken kullandığı o ritim…

Tek bir seçim hakkı vardı. Bu işin geri dönüşü olmayacaktı ve aklında en çok oynayan tiyatro sahiden her şeyin güzel olacağına dair parlayan süslü püslü bir sahne oyunuydu. Bu oyunda iyi ihtimaller bir arada buluşmuş önüne altın bir tepside sunulmuştu ama peki ya… Sahne arkasından uzanan adımlar neydi? Bu adımların nefreti ve öfkesi… Baltanın yere sürterken çıkardığı o huy eden ses… Yavaşça mermerden kayarken hafifçe çizerek ilerleyişi… Ve ateşin yaydığı yakıcı sıcaklık… Her şeyi öğrenirsem… Polisler benimle olur.

“Görmek istiyorum. Zaten sadece onun katil olduğunu öğrenmek istiyorum. Korkumu aşabilmek…” Polisin başını belli belirsiz salladığını gördüğünde yavaşça bakışları tekrar gri yollara döndü. Her bir beyaz çizgi geliyor ve geride kalıyordu. Aynı bir insan gibi… Hayata geliyordu beliriyordu. İlk başta görünür oluyordu ve sonra yavaş yavaş hareket ediyor geride kalıyordu. En sonunda ise yok oluyordu insan… Derin bir nefes verdi. Doğru seçimi yapmamışsa yok olacağı gibi yok oluyordu çizgiler…

Otoyolda araba yavaşladıktan sonra döndüklerini gördü. Yol tamamen geride kalmış tüm beyazlar silinmişti. Yerini asfalta bırakan yolun kesilmesi ile yavaşça başını kaldırdı. Karşısında uzanan koca duvarların hükümetinde duran binaya baktı. Grinin en kötü tonları ile boyanmış uzun duvarlarına dikenli teller döşenmiş büyük bir yapıydı. Demir kapı ile korunuyordu ve kapının başında nöbet tutan polisler duruyordu. Burası kaçılması imkânsız olan bir dünya cehennemiydi.

Cinayet MahalliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin