Hoşgeldin gözüm yollarda kaldı güzelim, nerelerdesin sen.
Günün nasıldı? İyi mi yoksa kötü mü? Kötüyse inşallah bu bölüm senin biraz bile olsa kalbine dokunup gününü güzelleştirir.
Yıldızını parlatmayı ve yorumlarda benimle konuşmayı unutma güzelim.
İyi okumalar dilerim:)
******
06/07/2006
İlkokula başlamanın sevinciyle birlikte öğrendiği harfleri okuyup, öğretmenin verdiği ödevi bitirmeye çalışıyordu. Okumayı unutmak istemiyordu, eline evde ne geçerse okumaya çalışıyor, boşta olan kağıtlara kitaptan yazılar yazıyor, ya da kendi kafasında kurduğu hikayeleri yazıyordu.
Zeliha öğretmeni hayal gücünün çok güçlü olduğunu ve eğer yazı yazmakta kendisini ilerletebilirse belki yazar olabileceğini söylemişti. Aklına giren bu tatlı düşünce yüreğinde bir çiçek misali açmış, yüreğine enerji veriyordu.
Şuan değil belki ama ilerde belkide yazar olurdu. Kitap yazarak insanların mutsuzluklarını giderebilirdi.
Annesi ona bu dünyada mutsuz insanın çok olduğunu söylemişti. Çoğu şeyin parayla döndüğünde anlatmıştı.Elzem, hayal ve hayatın tam ortasındaydı. Hem hayaller kuruyor, hemde annesinin öğrettiği gerçeklerle hayatı benimsiyordu.
Her ne kadar onun her şeyiyle annesi ilgilensede, o biraz babacıydı. Babasının yurtdışında çalışıyor annesine ve kendisine para gönderimi yapıyordu.Çok özlüyordu babasını, onsuz geçirdiği vakitlere canı yansada babası ona yurtdışından getirdiği yiyecekler, kıyafetler, oyuncaklarla giden zamanlarını telafi etmeye çalışıyordu.
En azından kendisinin o saf masum yüreği öyle inanıyordu. Bilmiyordu ki babasının aslında sadece kendi vicdanını rahatlatmaya çalıştığını. Basitti aslında babasının yaptıkları. Özenle kızına kıyafet, oyuncak, yiyecek almıyordu.
Yurtdışında bir kaç euro olan ürünlerden alıyordu. Bu sayede daha fazla ürün satın alarak kızının gözünü boyuyordu. Sanki kendisi parasından kıyıp'ta kızıyla kaçırdığı zamanları telafi etmeye çalışıyor gibi görünüyordu. Küçük bir çocuğa bunu inandırmak kolaydı. Eşinide böyle kandırmıştı yıllarca.
Ama gerçeklerin ortaya çıkma gibi bir huyu vardı işte, ne kadar saklasanda, gizlesende ortalıkta parlıyordu gerçek. Sadece o parıltıyı görebilmek lazımdı.
Küçük kız yazı yazmayı bitirdikten sonra aceleyle odasından çıkmıştı. Annesi ve babası mutfakta konuşuyorlardı en son. Mutfağa yaklaştığında kulağına annesinin ağlama sesleri dolmuştu. Pat diye kapıyı açıp baktığında ise yerde düşmüş şekilde oturan annesinin gözlerinin kıpkırmızı olduğunu görmüştü.
"Anne!" diye bağırıp annesinin yanına koşmuştu. Annesinin yanına çökmüştü hemen. Annesi göz yaşlarını silmeye çalışırken, kafasını babasına çevirmişti. "Anneme noldu baba? Niye ağlıyor? Kavga mı ettiniz yoksa? Hani bir daha etmeyecektiniz, niye yine üzgün benim annem?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırılmış Cânâ
ChickLitTrabzon'da ki bir ilkokula atandığı zaman hem hayatının aşkını bulacağını, hemde orada bir aileye sahip olacağını bilemezdi. Elzem Adıgüzel & Yaşar Efe Öztürk