Hoşgeldiniz yepyeni bir bölüme, nasılsınız?
Beni sormayın çok fenayım, yorgunum.
Bölüm nasıl oldu bilmiyorum ama inşallah güzel olmuştur.
Bölüm şarkısı: Murat Kekilli - Salına Salına
Yıldızlarınızı parlatmayı unutmayın ✨
İyi okumalar dilerim:)
*****
Hazal kucağımda ağlarken uyuya kalmıştı. Yatağa yatırıp yanına bebeğini de koymuştum. Üstüne ise ince bir pike örtmüştüm. Saçlarını sevmiştim uzun uzun.
Nasıl canını yakabilmişlerdi? Daha küçüktü, hem bedeni hemde ruhu. Annesi ve babasının içinde nasıl bir zalimlik vardı ki, onu bu koca dünyada yalnız bırakmışlardı. Sanki tek başına bu dünyayla başa çıkabilirmiş gibi.
Çıkamazdı ki, bu dünya tek başına başa çıkılabilecek gibi değildi. İnsan yanında illaki birini isterdi. Bir kişi bile iyi gelirdi insana, sadece sırtını yaslayacak bir kişi, ama bazen insan onuda bulamazdı, sanki dünyada insan bitmiş gibi.
Derin bir nefes aldım, nefessiz kalmış gibi. Bunları düşünmek zihnimi yoruyor, ruhumu yok ediyordu. Hazal'ın güzel saçlarını son kez sevip dikkatlice yataktan kalkmıştım. Yatağın yaylarından bir kaç ses çıkmıştı ama sesler Hazal'ı uyandıracak kadar güçlü değildi. Keza Hazal'da uyanmamıştı.
Bir kaç adımda kapıya ulaştım. Sessizce kapıyı açıp dışarı çıktım. Koridorda bir kaç adım atmıştımki, arkamada hemen bir kapı açılmıştı. Hazal'ın açtığı düşüncesiyle paniğe kapılıp arkamı dönmüştüm hemen. Gözlerim yere odaklamıştım Hazal'ı görmek için ama gördüğüm yapılı bir vücudun bacaklarıydı.
Kafamı kaldırdığımda Efe'nin yeşillerine hapsolmuştum anında. Dibimde bitip elinu yanağıma götürdü. "Gözlerin yeşilleşmiş cânâ'm." dediğinde hafif kaşlarımı çatmıştım. Gözlerimi kıştığımda ise sol gözümden bir yaş düşmüştü. O an anlamıştım gözlerimin dolduğunu.
Gözyaşımın nemlendirerek oluşturduğu yolu dikkat ederek sildi Efe. "Yeşil renk bir benim gözümde olsun cânâ'm. Sen elalarınlayken mutlu görmek, mutluluk dolu bin bir ömür yaşamış hissi benim için."
Derince yutkundum. "Hazal..." diye mırıldandım sessizce. "Onun bu hâli beni yıkıyor. Kollarımın arasında titreyen küçük bedeni, anlattıkları, gözyaşları... her şeyi ama her şeyi beni mahvediyor. Onun bunları yaşadığını düşünmek... Üstelik onun gibi bir sürü çocuğun olması... Ben.."
Efe beni kendine çekip konuşmamı kesmişti. Kollarının arasında hissettiğim güven beni rahatlatırken, elleri sırtımı okşuyordu. Varlığı bana iyi gelirken, sessizce "Ben bir şey düşünmüştüm aslında," dedi.
Bakışlarımı ona diktim hemen. "Ne düşündün?" dedim içimdeki merakı bastırmazken. Efe elini yanağıma çıkardı. Yavaş yavaş okşarken, "Söyleyeceğim ama sakin olacaksın, tamam mı güzelim?" dediğinde kafamı aşağı yukarı salladım hızlıca.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırılmış Cânâ
ChickLitTrabzon'da ki bir ilkokula atandığı zaman hem hayatının aşkını bulacağını, hemde orada bir aileye sahip olacağını bilemezdi. Elzem Adıgüzel & Yaşar Efe Öztürk