4.Bölüme hoşgeldin, nerede kaldın?
Bu bölüm aşk var aşk, aşka geleceğiz bu bölüm haberin yok.
Neyse hayatımızda aşk yok diye kitapta olmayacak diye bir şey yok.
Neyse ben seni tutmayayım, buyur bölüme.
Yıldızlarını parlatmayı unutma✨
İyi okumalar dilerim:)
*******
Başımdaki havluyla odama adımlamış, kapıyı açtığım gibi kendimi yatağa atmıştım. Hangi akıl mantıkla Gülhan hanım ve Fadime nine'nin davetini kabul etmiştim bilmiyorum. Ama ayağa kalkıp hazırlanmam lazımdı çünkü zamanım daralıyordu ben oyalandıkça.
Saçlarımın kendi kendine kurumasını tercih ederdim ama Trabzon'a taşındığımdan beri her duştan sonra saçlarımı kurutmaya başlamıştım.
Saçlarımı havludan dikkatlice çıkardım. Nemli havluyu kısa bir süreliğine yatağımda bıraktım. Dolabımdan kurutma makinesini alıp elektrik prizine taktım. Nemli saçlarımı, normal ayarda açtığım kurutma makinesiyle kurutulmaya başladım.
Bir sürü sonra kurduklarından emin olduktan sonra kurutma makinesini kapatıp, yerine geri koydum. Duşa girmeden önce hazırladığım yeşil ve kahve tonlarındaki kombinimi giydim. Bir yandan da ısınması için maşamı prize taktım.
Yeşil kazağım ve kahverengi pantolonum uyumlu olmuştu. Ellerimi saçlarıma götürüp, nasıl bir model yapmam gerektiğine karar vermeye çalıştım ve en sonundaki açık ve dalgalı olmasına karar verdim.
Makyaj masamın önüne oturup ısınmış maşamla saçlarıma şekil vermeye başladım. Bir, iki tutam derken saçlarımın şekilinide halletmiştim.
Sıra makyajıma gelince, olabildiğince sade bir makyaj yapmaya başladım. Sadece dudak kombosu yapacaktım. Göz ve yüz makyaj'ım bittikten sonra sıra dudaklarıma gelmişti. Koyu renkli olan rujumu orta kısma sürdüm. Sonra parmağımla yavaş yavaş dağıtmaya başladım. Sonra üstüne parlak glossumu sürdüm. Dudak kalemimi sürüp sürmemek arasında kaldım, sonra sürmekten vazgeçtim.
Masamdan kalkıp makyaj malzemelerimi topladım. Yatakta nemli havluyu alıp, banyoya gittim ve kirli sepetine attım.
Banyodan çıkıp, tekrar odama döndüğümde dolaptan kabanımı aldım ve giydim. Kapının arkasındaki askılıktan çantamı aldım. İçine; cüzdanımı ve telefonumu attım.
Nihayet hazır olduğumda önce odamdan sonrada evden çıktım. Kahverengi botlarımı giydikten sonra arkamı döndüm evi kapısını kilitledim ve merdivenlerden aşağı indim.
Yolu kenarına geldiğimde dolmuş beklemeye başladım. Ben dolmuş beklerken, bir anda önümde üsteğmen'in arabası dönmüştü. Önümdeki kapının camı açıldığında üsteğmenle göz göze geldim.
"Üsteğmenim?"
"Bizim eve davetliymişsiniz öğretmen hanım, bende sizi götürmeye geldim. Lütfen arabaya binin ve daha fazla soğukta beklemeyin. Hasta olmanızı hiç bir Öztürk istemez."
Arabanın kapısını açıp koltuğa oturduğumda Üsteğmen camı kapatmıştı. Bende kapıyı kapatmıştım ardından. Kemerimi bağlandığımda Üsteğmen yola odaklanmıştı ve arabayı sürmeye devam etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırılmış Cânâ
ChickLitTrabzon'da ki bir ilkokula atandığı zaman hem hayatının aşkını bulacağını, hemde orada bir aileye sahip olacağını bilemezdi. Elzem Adıgüzel & Yaşar Efe Öztürk