10. Bölüme geldik be! Zaman ne çabuk geçti görüyor musunuz?
Kitap bana 30-40. Bölümlerde biter gibi geliyor. Siz ne düşünüyorsunuz?
Bir de şöyle bir şey var, Efe'nin izni bir ay falan o yüzden ona göre de yazmam gerekiyor. Çift hızlı diyorsanız Efe'nin izin süresine göre yazdığım için. Ve tabiki de geçmişte olan yakınlaşmalar falan olduğu için.
Neyse ben sizi daha fazla tutmayayım bölüme geçin hemen.
Bölümün şarkısı; Yalın - Keyif Yolunda Aşk Sonunda
Yıldızlarınızı parlatmayı unutmayın ✨
İyi okumalar dilerim:)
********
"Ay valla şu veliler bazen çocuklardan da daha çekilmez oluyor. Canımdan bezdim ya!"
Seren öğretmen alnını sıvazlarken, bir yandanda bir öğrencisinin velisinden yakınıyordu. Velisine bir türlü olayı anlatmamıştı, daha doğrusu velisi bu durumu bir türlü kabul edememişti.
"Kâzım'ın velisi mi?" diye sordu Hüseyin Çelik hoca. Seren hanımla uzaktan akraba oldukları için bu olaylara daha çok hâkimdi bize kıyasla.
"Tamda üstüne bastın valla. Oydu, ve inan bana hafta sonumu zehir zıkkım etti adam. Hayır giden vaktime üzülmüyorum ama Kâzım'ın yakarışları hâlâ kulağımda. Çocuk kuzunun kurta yalvardığı gibi yalvardı valla."
Çayımın sonlarına doğru gelirken içeri Cengiz hoca girmişti. Gözleri beni bulunca, gözlerinden bir şeylerin koptuğunu görmüştüm. Bu adamın neden benden sebepsizce bu kadar çok nefret ediyordu. Ona bir zararım yoktu, kendi sınıfımla ilgileniyordum. Tıpkı her öğretmenin yapması gerektiği gibi.
"Günaydın," dedi gülümseyerek, ben hariç herkes içindi bu günaydın. Bense onu umursamayıp, oturduğum yerden ayağa kalkıp, elimdeki karton bardağı çöpe atmıştım. Cengiz hocaya çarpmadan, değmeden kapıdan çıkıp merdivenlerden aşağı indim.
Kendi sınıfıma tam girecekken, "Elzem hocam," diyen bir ciyaklama duymuştum. Olduğum yerde durup arkamı döndüm. Tahsin'in ablası Begüm aramızdaki kısa mesafeyi kapatıp, yanıma gelmişti.
Elinde bir davetiye vardı. Elindeki davetiyeye baktığımı görünce aklına yeni gelmiş gibi, bir anda davetiyeyi bana uzatmıştı. "Davetlimsiniz Öğretmen hanım," demişti güler bir yüzle. Elindeki davetiyeyi aldığımda kartı kabından çıkarmıştım.
Nişan kelimesini görünce önce bir duraksama yaşamıştım. Sonra yüzümde bir gülümseme oluşmuştu. Kafamı kaldırıp, "Hayırlı olsun Begüm," dedim gülümseyerek.
"Ay sağolun hocam, rabbim tez vakitte size de nasip eylesin," dedi gülerek. Yüzünde hınzır bir gülümseme oluşmuştu. Omuzunu omuzuma çarptırıp, "Gerçi aldığım duyumlara göre tez vakitte sizinkinide görecekmişiz." dedi aynı bakışlarındaki hınzırlıkla.
"Kim'den aldın o duyumları acaba," dedim sahte bir gülümsemeyle. Fadime nine mi yaymıştı merak ediyordum. Eğer o ise kiracısı olamamkla tehdit edip bu işin içinden sıyrılacaktım. Yoksa bu kadını başka şekilde zapt edilemezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırılmış Cânâ
ChickLitTrabzon'da ki bir ilkokula atandığı zaman hem hayatının aşkını bulacağını, hemde orada bir aileye sahip olacağını bilemezdi. Elzem Adıgüzel & Yaşar Efe Öztürk