14.Bölüm

787 33 366
                                    

15. Bölüme son bir bölüm. 15. Bölüm demek; otuz'un yarısı, kırk beşinde 1/3 demek. Yani Finale yaklaşıyoruz demek.

Yeşil göze aşık arkadaş biraz üzülecek gibi:)

Neyse bunları konuşmak için erken, ayrıca 100 küsur tane kurgum var. Onları okursunuz birşey olmaz.

Birazdan okuyacağınız kısımlar yazarın anlatımıyla olacaktır.

Bölüm şarkısı: Resul Dindar - Sevdam İle Beraber

Yıldızlarınızı Parlatmayı unutmayın ✨

İyi Okumalar dilerim:)

******

Sevgilisini ve sırtı ona dönük olan adamı dikkatlice izliyordu. Ellerini fena bir kaşıntı sarmıştı. Sevdiği kadına bağıran adamı yumruklarının altında ezerek ellerini saran kaşıntıyı geçirtmek istiyordu.

Hiç kimse sevgilisine böyle bağıramazdı. Kimse cânâsını üzemezdi. O herif geçmişte Elzem'in kalbini kırmıştı, hissediyordi bunu Efe. Onun kemiklerini kırmak istiyordu. Yumruklarının arasında sessinin kaybolmasını, bağırmaktan sessinin kısılmasını istiyordu.

Yeşil gözlerini karşındaki adama kitlenmişken, Elzem'in ela gözleriyle kesişti gözleri. Elzem'in gözlerine bakmak rahatlatı yüreğini, ensesine vuran acı biraz bile olsa dinerken, ellerini cebimden çıkardı. Yavaş ve temkinli adımlarla onlara doğru yaklaştı. Elzem'in gözleri ondan uzaklaşamıyordu. Ela gözler büyüyüp yapmaması için uyarı veriyordu ama Efe durmak istemiyordu.

Hâlâ cânâsına bağırman adamın ensesinden yakaladı. Hafif bir sıkmayla bile adam olduğu yerde hareketsiz kalmış, sesi kesilmişti. Efe biraz daha adamın ensesini sıktı, kendi ensesinin ağrısı gidene kadar. Karşındaki adam solucan gibi çırpınmaya başlayınca ensesini bıraktı ve cânâsının yanına geçti. Eli sevdiği kadının beline gitti. Kolunu beline sıkıca sarmalayıp kendine doğru çekmişti.

Karşındaki adam ensesinideki acıyı ovuşturarak geçirmeye çalışırken Efe'ye nefretle bakıyordu, aynı bakışların karşılığında alıyordu Efe'den. İki tarafta birbirini öldürecekmiş gibi bakarken Elzem o an sadece Efe'yi bu ortamdan çekip almak istiyordu. Yağız'ın Efe'ye fiziksel bir zarar veremeyeceğini biliyordu. Ama Efe, Yağıza her türlü fiziksel zararı verebilirdi.

"Sevgilin biraz geç geldi Elzem. Hep böyle midir? Nasıl asker olmuş bu ağır başlılıkla?" dedi Yağız yamuk bir gülümsemeyle.

"Amel defterini dürdüğümde de bakalım bana yavaş diyebilecek misin, götveren pezevenk?" diyip Yağıza doğru bir adım attı Efe. Yağız, Efe'den kaçmaya çalışada başaramamış, Efe'nin kendisine doğru uzattığı eline yakalarını kaptırmıştı. Elzem ise Efe'nin boş kolunu yaklayıp ona dizginlemeye çalışsada yaptıkları şuan için Efe'de işe yaramıyordu.

Yağız yakasını Efe'nin elinden kurtarmak için bütün gücünü kullanıyordu ama bir işe yaradığı söylenemezdi. İkisi kıyaslanacak gibi değildi. Boy ve cüsse olarak aralarına çok fazla fark vardı. En önemlisi Efe bir askerdi, karşındaki adamı kaç farklı şekilde öldürülebileceğini en iyi o bilirdi.

Kendi içinden Yağıza küfretti Elzem. Bela okumak istedi ama sırası değildi. "Efe," diye seslendi sevgilisine ama Efe'nin onu duyduğu pek söylenemezdi. Tek odak noktası yakalarına yapıştığı adamdı. Balık gibi çırpınan adamı görmek ona zevk verirken, koluna batırılan tırnaklarla kafasını soluna çevirmişti.

Kırılmış CânâHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin