Acaba kitap hangi gün final olur? O günde iyi veya kötü bur olay olur mu?
Neyse, nasılsınız iyi misiniz?
Okul, iş, ev nasıl peki?
İnşallah bu bölüm size iyi gelir.
Dedublüman- Günü Gelir
Yıldızlarınızı parlatmayı unutmayın ✨
İyi Okumalar:)
*******
"Hazal'da kendi kendini gördüğün için bu kadar bağladın değil mi, Elzem. Ona baktıkça gözünde kendi küçüklüğün canlanıyor değil mi? Bu yüzden ona sıkı sıkı sarılmak istiyorsun, bu yüzden şuan onunla bu odada yatıyorsun değil mi?"
Elmas'ın bütün söylenmelerine kulak tıkayıp, Hazal'ın saçlarını okşamaya devam ettim. Koridorda söylediği sözler hâlâ kalbimi delmeye devam ederken, ben onun başında nöbet tutuyordum bu gece. Efelerin tanıdık bir doktor gelip Hazal'ı kontrol etmiş, gerekli ilaçları yazmıştı. Efe ise Trabzon'da nöbetçi eczane arayıp şurupları getirmişti. İkisinin arasında 12 saat olmalıydı. Doktor öyle söylemişti, ilk ilacı vereli 6 saat olmuştu. Saat gece yarısını biraz geçmişti. Herkes bana eve gitmem gerektiğini söylemişti. Ama ben Hazal'dan ayrılmak istememiştim. Ondan bir türlü kopamamıştım.
Anneme Hazal'la nasıl ilgilenmem gerektiği ile ilgili bir mesaj yazmıştım. O da bana uzun bir liste atmıştı ve bende harfi harfine o listeye uymuştum.
"Elzem, beni artık ciddiye alır mısın?" Omuzlarımı silkip onu umursamadığımda bıkkınlıkla oflayıp kendini yatağa atmıştı. Bense ani bir refleksle onu itirip, "Ne yapıyorsun manyak?" diye kısık bir sesle bağırdım. "Hazal'ın üstüne düşebilirdin saf insan evladı."
"Ulan şu hayatta bir kere de bana değer ver ya, zalım feleğin verdiği zalım kuzen." diye söylendi kendi kendine ve bağdaş kurarak oturdu.
Hazal'ın saçlarını sevmeyi bırakıp oturur pozisyona gelip bağdaş kurdum Elmas gibi. Derin bir nefes alıp, "Başımın etini ye de rahatla Elmas. Hadi çabuk ol." dedim. Çok sevgili kuzenimin eziyetinin çabuk bitmesini istiyordum.
"Al işte hep böyle yapıyorsun Elzem. Ben seninle ilgilenmeye çalışıyorum ama sen hep bundan kaçıyorsun. Küçükken hep seni dinlememi isterdin, ya da ben seninle konuşmak istediğimde benimle konuşurdun. Şimdiyse bile bile bu konudan kaçıyorsun. Niye bunu yapıyorsun? Ben sana yardım etmek istiyorum." Elmas elimi elinin arasına aldı. Baş parmağıyla elimi okşadı. "Lütfen anlat bana güzelim." dedi yalvarır bir tonda.
Konuştukça yaralanıyordum. Büyüdüğümde geçer dediğim acı dahada büyüyüp kalbimi mesken alıntına alıyordu. Canımın acısı daha çok artmıştı. Konuştukça canım dahada yanıyordu, nefes almak zor geliyordu. Konuşmaktan kaçarak can acımı azaltmaya çalışıyordum. Ama olmuyordu. Bir yere kadar başarabilmiştim bunu. Ve şuan kuzenim beni kapana kıstırmıştı.
Elimin üstüne gözyaşım düşünce, elim anında gözüme kaymıştı. Ama iki gözümdende yaşlar akıyordu. Hangisini sileceğimi bilemiyordum. Elim öylece havada kalmıştı.
Sesli nefesler alıyordum, kendimi durduramıyordum. Kendini bu kadar çabuk bırakabileceğimi düşünmüyordum ama şuan kendimi sıka sıka ağlıyordum. Hazal uyanır diye korkuyordum, soğukta yeterince donmuştu ve uykusuzdu da sıcak ortamam girdiği zaman kedi gibi kıvrılıp uyuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırılmış Cânâ
ChickLitTrabzon'da ki bir ilkokula atandığı zaman hem hayatının aşkını bulacağını, hemde orada bir aileye sahip olacağını bilemezdi. Elzem Adıgüzel & Yaşar Efe Öztürk