İşler nasıl bu seviyeye gelmişti hiçbir fikri yoktu ama odasında valizini topluyordu Erdem. Hayatında genelde düzgün kararlar verdiği söylenemezdi. Babası vefat ettikten sonra zar zor kazandığı üniversiteyi yarıda bırakmıştı. Eve para getirmek için mahalleli birinin galerisinde işe girmişti.
Yaşadığı mahallede genelde Erdem'e "abi" denirdi. Kimin ihtiyacı olursa yardımına koşar sıkıntısı olsa paylaşırdı. On yirmi kişilik mahallenin gençlerinden oluşan grubun başında da denilebilirdi.
"Ben neden geliyorum ki sizinle."
Annesinin o adamla evlenmesini kabul etmişti ama hala o eve taşınacağına inanamıyordu. Her şey bir anda olmuştu ve hepsine onay vermişti. Aklına sarı çocuk geldiğinde çenesini sıktı. Onunla aynı evde yaşıyacak olmak ölümden beter olabilirdi.
"Söylenmeyi bırak Erdem. Senin yerin benim yanım. Hem kardeşin tek mi kalsın yanımda." Bir de kardeşi vardı Erdem'in. 18 yaşına yeni girmiş çocuk sınava çalışıyor ailesiyle yaşıyordu.
"Hem mahalleyi bırakamam ben. Çocuklar var onlar nolucak."
"Cidden çocuk gibi davranıyorsun şu an Erdem. Karşımdaki kişi 25 yaşında değil de 5 yaşında elindeki topla sokaktan eve girmek istemiyor." Kardeşinden gelen gülme sesi Erdem'i de güldürmüştü. "Sen hiç gülme Arda. Şuna bak tüm kıyafetlerin dışarda. Topla hadi."
Evdeki her şey toplandığında Erdem son kez gezdi evi. Duygusal birisi değildi. Sert birisiydi. Duygularını göstermekten çekinirdi ama bulunduğu durum istemsizce gözlerini doldurmuştu. Kendini bildi bileli bu evde yaşıyordu. Her bir köşesinde anısı olduğu evi bırakmak kalbinde derin yaralar açıyordu.
"Hadi oğlum." Omzuna dokunup sırtını sıvazlayan elle daldığı yerden bakışlarını çekti Erdem. Annesi hep yanında olmuştu ve emindi hep yanında olucaktı.
Kapının önüne gelen siyah transporter'a bindiklerinde annesinin de gözlerinin dolduğunu fark etti Erdem. Üçü yeni bir hayata giderken eski hayatının peşinden gelmesini istiyor muydu bilmiyordu. Değişikliklerden ve farklılıklardan hep korkmuştu.
Korumalar tek sıra halinde kapıda onları beklerken evdeki hizmetçiler de kapının önüne çıkmıştı. Ali Bey elini kadının arabadan inmesine yardım etmek için uzattığında gözleri anlık olarak Erdem'le kesişti. Buna alışması lazımdı. Annesi evleniyordu.
"Sen de Arda olmalısın." Arda gülerek karşısındaki adama karşılık verdi. Erdem onun bu konuda ne düşündüğünü bilmiyordu ama kendisi kadar sert olmadığını anlamıştı.
Arabadan indiğinde kesiştiği mavi gözlerin sahibi Özgürdü. İlk gördüğü güne karşın gözlerini belli eden mavi bir takım elbise vardı üzerinde. İçine giydiği ince beyaz tişört ve tişörtün içinden belli olan zincir kolyesi ona tam zengin havası vermişti.
"Hoşgeldin abi."
Erdem duyduğu sesle duraksadı. Sesin sahibi sarı saçlı çocuktu. "Ne abisi lan."
"Sonuçta aramızda iki yaş var. Sana abi dememin daha doğru olacağını düşündüm abiciğim."
Erdemler o gün gittikten sonra babası Özgür'e iyi bir azar çekmiş Erdem'e karşı iyi davranması gerektiğini tembihlemişti. Aldığı tehdit parası ve kartları olunca susmak ve babasını kabul etmek zorunda kalmıştı.
Uzattığı kemikli ve yüzüklü elini Erdem tuttuğunda kulağına yaklaşıp fısıldadı. "Hala annenin babamla parası için evlendiğini düşünüyorum."
Erdem eline hapsolmuş eli biraz daha sıktı. Karşısındakinin acı çeken yüzünü görmek ona nedensizce iyi hissettirmişti. Eğer savaş istiyorsa savaşacaktı.
Hiçbir zaman kavgadan kaçan birisi olmamıştı. Üstelik kavganın üstüne giden bir yapısı vardı. Bu sinirli halleri ona doğuştan gelmişti. Böyle doğduğuna inanıyordu.
"İçeri geçelim hava soğuk. Buyur hayatım." Eliyle yolu işaret eden adamın önünden geçti kadın. Erdem Ali Beyin annesine çok nazik davrandığını fark etmişti. Belki de kendini parçaladığı annesi iyi olsun diye üniversiteyi bırakıp işe atıldığı hayatı bu adam yaşattıracaktı annesine.
Dışardan göründüğü gibi içerisi de çok genişti villanın. Ön tarafı denize bakıyordu ve insana huzur veriyordu.
Merdivenlerden Özgür ve Erdem birlikte çıkmıştı. "Güzel evmiş." Duvarlardaki tablolar ve kaç oda olduğu sayılamayan koridordan yürüyorlardı. Bir an bitmeyecek gibi olan koridorun sonuna geldiklerinde Erdem elindeki valizi kenara koydu. Kaslı bir vücuda sahip olmasına rağmen yorulmuş nefes alış verişi hızlanmıştı.
"Geldik abiciğim. Sondaki oda senin. Tam karşındaki oda da benim."
Ardayı neden kattım hiçbir fikrim yoookkk neyse bakalım olmadı yurt dışına yollarız