"Erdem'in gece boyu sana bakışlarını gördün mü?"
"Ne diyorsun Efes?" Dün gece boyu görüşmemişler gibi Efes Özgür'ü şirketine çağırmış ve acil olduğunu söylemişti. Özgür de arkadaşını kıramamış kabul etmişti. "Tüm gece gözleri senin üzerindeydi. Ben anlarım Özgür etkin altına alıyorsun çocuğu."
Aralarında yıllara dayanan bir arkadaşlık ilişkisi vardı Efes'le Özgür'ün. En yakın arkadaşı da denebilirdi. Dün geceki bakışlarını gördükten sonra Efes bunu acilen Özgür'e söylemeliyim diye düşünmüştü. Karşısındakini süzen bakışları sarhoş oldukça artmıştı Erdem'in.
"Saçmalama istersen." "Ne saçmalama Özgür?" Kapının tıklatılmasıyla ikisi de konuşmasını durdurdu. "Gel." "Baba sen miydin?" Hemen ayağa kalktı Efes. Giydiği ceketi düzeltip kapıya doğru adımladı. "Özgür hoşgeldin." Özgür kafasıyla selam verip "Hoşbuldum." dedi.Artık birbirlerinin kardeşi gibi olduklarından birbirlerinin ailesiyle de iyi anlaşıyorlardı. Bu durum arkadaşlık ilişkilerini de güçlendiriyordu.
İkisi toplantılar hakkında biraz konuştuktan sonra babası çıktı odadan Efes'in. "Hadi molaya çıkalım." Tüm gün çalışmış gibi konuşan Efes'e gülümsedi Özgür. Binanın hemen altındaki kafeye indiklerinde iki kahve aldılar.
Masaya geçtiklerinde Efes yine aynı konuyu açmıştı. "Bak aşık demiyorum belki de sadece hoşlantı." Efes sürekli söylediklerini kanıtlamak isteyen birisi olduğundan Özgür ne dese de işe yaramayacağını biliyordu. Karşısındakini ısrarlarına daha fazla katlanamayacağını düşündü Özgür. "Olamaz öyle bir şey." Cümlesinin sonunda Efes oflamıştı. "Neden olamasın Özgür?" Hala devam ediyordu ısrarına.
"Olamaz diyorsam olamaz Efes. Kaan ve Mete'ye ibne derken olamaz. Onların sevgili olduğunu öğrendiğinde bana iğrenir gibi baktığından olmaz. Herkesin evde olduğunu bildiği halde o kızı odasına alırken olamaz. Alin'i düşünerek kendini çektiyse olamaz!"
Cümlesini bitirdiğinde nefes nefeseydi Özgür. Ne ara bu kadar dolmuştu Erdem'e o bile bilmiyordu. Sadece ağzından kelimeler düşünmeden çıkmıştı. Efes'in ona attığı şaşırmış bakışları görmezden gelerek ayağa kalkıp dışarı adımladı.
İçerdeki kalabalık alandan çıktığında bir nebze rahatlamıştı. Dar alanlarda nefes alması zorlaşıyordu. Arkasından iki kahveyle gelen Efes'i gördüğünde ona döndü. Uzattığı kahvesini aldığında titreşen telefonuyla elini cebine attı.
Arayan kişinin Erdem olduğunu görünce Efes'e de gösterdi. "Alo Erdem." Telefonu açıp açmama arasında kararsız kalsa da Efes'in aç dercesine bakışlarına dayanamamıştı.
"Özgür, nasılsın?" Gergin çıkan sesine aldırış etmedi Özgür. "İyiyim Erdem. Sen nasılsın?" "Eyvallah. Müsait misin diyecektim. Eğer müsaitsen öğlen yemeğe gidelim mi?" Erdem'in arka arkaya sıraladığı cümlelerle gülümsedi Özgür. "Olur gidelim. Konum atarsın sen bana."
"Bu çocuk kesin aşık." Efes'in dediklerine göz devirmekle yetindi Özgür. Bazen gerçekten sinir ediyordu bu davranışları. "Neyse ben şirkette görüneyim bi. Ordan geçerim yemeğe."
Özgür Efes'in yanından ayrılırken aklında dedikleri vardı. Böyle bir şey olmasına ihtimal dahi vermese de Efes aklını karıştırmıştı. Birden iyi anlaşmaya başlamaları Erdem'in arkadaşlarıyla tanıştırmak istemesini de düşünürse olabilirdi. Veya sadece arkadaşça yanaşmıştı.
Yemeklerin siparişini vermişlerdi. "Sen nerden biliyorsun böyle mekanları?" Erdem'in attığı konum tam Özgür'ün öğlen arkadaşlarıyla yemek yiyeceği türden bir yerdi. "Müşterileri getiriyoruz biz de." Özgür'ü anlamak çok zor olmadığından mekanı seçmekte de zorlanmamıştı Erdem.
Masadaki suyu açıp iki bardağa da doldurdu Erdem. Tahminine göre yemekler biraz sonra gelicekti. Masada ikisi tarafından da gerginlik vardı. Ne konu açsalar konuşma bir yerde kesiliyordu. Gelen yemeklerle telefonunu masaya koydu Erdem. Buranın yemekleri kesinlikle efsaneydi. Kokusundan bile anlaşılıyordu yemeklerin güzel olduğu.
Parlayan telefonla Özgür'ün gözü Erdem'in telefonuna gitti. Normalde insanların telefonuna bakan birisi değildi ama merak etmişti. Hem Erdem'le arasında o kadar samimiyet oluştuğunu biliyordu. Şüphelerinde yanılmayarak arayan kişinin Alin olduğunu görmüştü.
Sessizdeki telefonuyla aramayı hızlıca reddeti Erdem. Özgür'ün görüp görmediğinden emin olmak istercesine kafasını kaldırdı. Özgür görmüştü. "Alin miydi o ?"
"Hıhı." dedi Erdem onaylarcasına. Önündeki etten bir parça daha kesip ağzına attı. "Görüşüyor musun o yemekten sonra?" Özgür'ün meraklı gözlerle sorduğu sorulara Erdem cevap vermek istemiyordu. Alin onu bir türlü bırakmamıştı. "Mesaj yazıyor arada."
Erdem'in konuyu kapatmak istediğini anlayınca devam etmedi Özgür. "Anladım." Erdem'in umursamaz tavırlarını gördüğünde rahatlamıştı Özgür. Sonuçta o kız arkadaşıydı ve arkadaşının Erdem'le çıkmasını istemezdi.
Bir daha çalan telefonla ikisinin de gözleri telefona döndü. "Efendim patron." Erdem karşısındakinin söylediklerine kafa sallıyor onaylayıp duruyordu. "Benim kalkmam lazım. İşten aradılar." Birkaç lokma daha ağzına attıktan sonra hesabı istedi Erdem. "Afiyet olsun." Özgür'ü masada bırakıp gitmişti.