Aldığı duş ona iyi gelmişti. Dün gece yaşadığı şeyin kanındaki alkolden olduğunu düşünüyordu. Ortada bir hoşlanma veya aşk falan yoktu. Erdem kendini bilirdi. Bir erkeğe aşık olucak kadar saçmalamamıştı.
"Annemle babam neredeler?" Mutfakta kapıdan gelen sese döndü Erdem. Hizmetçiler bugün gelmeyeceği için kahvaltıya bir şeyler hazırlamak istemişti. Özgür'le göz teması bile kurmadan geri tezgaha döndü. "Birkaç gün şehir dışındalarmış." Sonra Özgür'ün dediği şeyle duraksadı. "Bir dakika anne mi dedin sen?"
"Evet." Onu vurabileceği bir yer yakaladığında dudaklar kıvrıldı Erdem'in. "Para avcısı diyordun noldu?" Kapıda duran Özgür birkaç adım atarak Erdem'in yanına geldi. "Sen de arkadaşlarıma ibne diyordun. Gayet iyi anlaştınız bakıyorum da." Sertçe yutkundu Erdem. "İbne kelimesini kullandığım gecenin sabahını sikeyim." Sessizce fısıldadı.
Özgür'ün fark etmeden dibine girmesi kalp ritmini hızlandırmıştı nedensizce. "Yani diyorum ki ikimizde de hatalar var. Geçmişi unutup geleceğe mi baksak." Erdem ne ara bakışlarını indirmişti bilmiyordu ama şu an gözlerinin önünde o dolgun pembe dudaklar vardı. "Bakalım."
Birkaç adım geriye çekti kendini. Böyle yaşamazdı. Acilen kendine gelmesi lazımdı.
"Omlet yapacağım." Önce alt çekmeceden bir tava çıkardı Özgür. Dolaptan yumurta, peynir ve birkaç sebze daha çıkardığında Erdem kahvaltılıkları masaya dizmeyi bitirmiş tezgaha yaslanmış halde Özgür'ü izliyordu. Aralarındaki huzur Erdem'e iyi gelmişti. Aile evinde annesi her işi yaptığından genelde yorgun ve mutsuz olurdu. Annesini mutsuzluğu Arda'ya ve Erdem'e geçer genelde evde huzurlu bir hava olmazdı.
Şu anın huzurlu olduğunu düşünen tek kişi Erdem değildi. Babasının işkolikliğinden bazen evde konuşmayı bile unutuyorlardı. Annesinin Özgür'ü daha beş yaşındayken terk etmesiyle hayatındaki tamamlanmışlık hissini hiç yaşayamamıştı.
"Diyorum ki sizinkilerle bizimkileri tanıştılarım." Kahvaltı masasındaki sessizliği Özgür bozmuştu. Ağzına attığı son lokmasıyla bir yudum çayından aldı Erdem. "Eyvallah." Bir istanbul beyefendisinin içinden nası böyle içten bir eyvallah çıkabilir diye düşündü Özgür.
"Eyvallah ne ya. Kaçıncı yıldayız biz. Mahalle abilerine benziyorsun öyle." Erdem sırıttı. "Mahalle abisiyim zaten. Yani abisiydim." Özgür gözlerini devirmekle yetinmişti bu cevaba. Kahvaltı boyunca konuşmuş şakalaşmışlardı. Düzgün konuşulunca Erdem'in de iyi birisi olduğu anlamıştı. "Hadi kalkalım abiciğim. İş bizi bekler."
"Ne." Oturduğu masadan kalktı Özgür. "İş diyorum iş." Hızlıca masayı toparladıktan sonra ikisi de odalarına geçmişti. "O zaman akşam 9da her zamanki mekanda buluşuyoruz." Özgür'ün yaklaşık on bininci söyleyişiydi bu. "Hasbinallah. Tamam dedik ya."
*
"Bunun burada ne işi var?"
Özgür'ün tam karşısında duran kişi eski sevgilisiydi. "Sen kalabalık olalım diyince çağırdım." Sıkıntılı bir nefes verdi. Özgür. "İyi bok yedin Efes."
Birkaç adımla karşısındaki çocuğun yanına gitti. "Eğer bu gece birine çıktığımızı söylersen Bora işte o zaman arkadaşlığımız bile kalmaz." Erdem'lerin grubunun yönelimini öğrenmesini hala istemiyordu. "Aramızda, bal çöreğim." Seslenme şekline Özgür gülümsemişti. Ama bu gülümseme sanılanın aksine sinirdendi. "Aldatmasan hala sevdiğine inanacağım." Ellerini havaya kaldırdı Bora. "Kim bilir."
"Şimdi oyunu anlatıyorum." Konuşan Efesti. "Sırayla herkes 'ben hiç.....' diye başlıyor cümlesine eğer masada onu yapan varsa tekila shotlıyor. İşte sırlar açığa çıkıyor falan. Sıkılırsanız da dc'ye dönebiliriz misafir sizsiniz."
Efes konuşmasını bitirdikten sonra herkes onayladı onu. Kamil sevgilisinden izin alamadığı için gelmemişti. Salih, Kayra, Doğukan ve Tuna gelmiş Erdem onları Özgür'ün arkadaşlarıyla tanıştırmıştı. Geçen bara geldikleri günden daha kalabalık bir arkadaş çevresi çağırmıştı Özgür.
Kaan'dan gelen sesle herkes dikkatini ona verdi. "Ben başlıyorum o zaman." Kolay bir soruyla başlamak istemişti çünkü karşısındaki grubu tanımıyordu. Gecenin sonunda dövülme ihtimalini göze alamazdı. "Ben hiç hırsızlık yapmadım."
Doğukan ve Tuna birbirlerine bakıp gülümsedikten sonra masadan birer bardak aldılar. Önce masadaki tuzdan ellerine koyup yaladılar. Tekilayı içtiklerinde ikisinin yüzünde saçma bir ifade oluşmuştu. Bekletmeden dilim limonlardan da ağızlarına attılar. Böylece ikinci soruya geçmişlerdi.
Sıra Bora'ya gelmişti. "Ben hiç uyuşturucu kullanmadım." Özgür duyduğu soruyla kalakaldı. Emindi ki Bora bunu bilerek sormuştu. Bora'yla çıkmadan önce ağır derecede bağımlıydı Özgür. Bora sayesinde bırakmıştı. Ve şimdi bu soruyu sorarak o kötü günlere tekrar götürmek istiyordu Özgür'ü.
İçtiği tekiladan sonra Erdem'le göz göze geldi. Kendine bunu neden yaptın der gibi bakışları Özgür'ün yüzünde dolanıyordu. Erdem gözlerini çekmeyince o yüzünü çevirdi.
"O zaman sıra bende." diye bağırdı Salih. Tam anlamıyla bağırmıştı. Ortamdan mı yoksa kanında gezinen şeyden miydi bilmiyordu. "Ben daha önce hiç aldatılmadım."
Bu gece Özgür'e yapılan bir 1 Nisan şakası olmaydı. Üst üste gelen sorularla yine masaya eğildi. Tam karşısında oturan Erdem de masaya uzanmış bardaklardan birini alıyordu. "Erdem?" Masada üzerinde gezen gözleri hissedebiliyordu. "Uzun hikaye kardeşim."
Herkes yavaş yavaş sarhoş olmaya başlamıştı. "Ara verelim mi devam mı?" Efes'in sesiyle artık baygın bakan gözler ona dönmüştü. "Devam." Aralarında en iyi durumda olan Erdem'di. Fazla alkol tüketmemesine rağmen dayanıklı bi vücudu vardı alkole.
"Ben daha önce hiç aşık olmamam gereken birine aşık olmadım."
Kaan önce omzuna yattığı bedenden ayrıldı. Yanaklarını avuçlarının içine alıp yumuşak bir öpücük kondurdu aşık olduğu adamın dudaklarına. Mete bu dünyada aşık olmaması gereken tek kişiydi. Ama ona aşık olmuştu. Babalarının ortaklığı vesilesiyle tanışmışlardı. Mete masaya eğilerek iki tekila aldı. Gülümseyerek birini Kaan'a uzattı.
Sonra masaya uzanan Bora olmuştu. Sevgilisi varken başkasına aşık olmuştu. Bu soruda içmemekten başka şansı yoktu. Özgür'ün onu izlediğini biliyordu. Ve masaya son uzanan kişi Erdem oldu. İçinde adını koyamadığı duyguları yeniden açığa çıkıyordu. Gözleri onu görmesini istercesine Özgür'e yalvarıyordu. İlk shot'ını attı. İkincisini ve üçüncüsü de. Ama Özgür o mavi gözlerini çevirip ona bakmamıştı.
WOW iyi uzattım