"Birkaç hafta işleri öğrenirsin sonra tamamen size bırakıyorum." Erdem önündeki dosyalara baktı. Şirketin her şeyi düzenli olduğu için yapacağı çok bir şey yoktu. Şirket içi toplantılar şirketler arası toplantılara katılması yeter gözüküyordu.
"Özgür de yardım eder sana diyeceğim ama baksana." Adamın sesi bu çocuktan bir şey olmaz der gibi çıkmıştı. Erdem gözlerini terasta telefonla konuşan mutlu çocuğa çevirdi. Hayattan tamamen soyutlanmış gibi heyecanlı heyecanlı bir şeyler anlatıyordu. "Teşekkür ederim efendim. Ben öğreniyorum işleri."
Ali bey bir de asistan vermişti Erdem'e. Buranın üç yıllık çalışanı olduğu için ona güveniyordu. Erdem'e yardım edeceğine şüphesi yoktu.
Erdem odada tek kaldığında sandalyesine oturup başını geriye yasladı. Gözlerini kapattığında gözlerinin önüne gelen tek şey sarışın çocuktu.
"Onur!" "Efendim Erdem bey." Tam kapısının önündeydi asistanı. "Benim hesabımdaki para durumu nasıl şimdi." Özgür'e istediği bilekliği alıcaktı. "Adınıza bugün itibariyle üç kart açıldı Erdem bey. Sınırsız limitli olan bu kredi kartlarını şirkete geldiği an size getireceğim. Şifreleri zarfların içinde olacak. İstediğiniz zaman kullanabilirsiniz."
"Hemen mi?" "Evet efendim. Hemen." Onur'a teşekkür ettikten sonra odasından çıkmasına izin verdi.
Öğle olmuştu ve çok acıkmıştı Erdem. Genelde hızlı acıkan ve çok yiyen birisiydi zaten. Ama yaptığı sporla vücudunu şekilli tutmayı başarmıştı. Karın kasları vardı. Bacakları da kaslıydı. Kolları hakkında kötü yorum yapmayı kimse kendine had olarak göremezdi hatta.
Çalınan kapıya "gel!" dedi. "Hadi yemek yiyelim." Kapının arasından bakan sarışın çocuğu görünce gülümsedi. Özgür içeri girip kapıyı kapattı. "Beğendin mi?" Erdem gözlerini Özgür'ün üstünde dolanırdı. Saç telinden başlayarak tüm hücrelerinde gezdirdi. "Çok."
Özgür'ün kahkahasıyla başını öne eğdi. "Beni beğendiğini zaten biliyorum. Şirketi beğendin mi?" Erdem aslında ilk soruşunda anlamıştı ama Özgür'e iltifat etmek istemişti. Onu gördüğü her an güzel şeyler söylemek istiyordu. "Şirketi de beğendim."
Yemek yiyecekleri yere gelmişlerdi. Siparişlerini verdikten sonra günlük konuşmalarına devam ettiler. "Erdem. İyi misin?" Özgür karşısındaki bedenin bakışlarının değiştiğini gördü. "İyiyim."
"Özgür ben Bora'yla görüşmeni istemiyorum."
Bunu çok düşünmüştü. Ve bu Erdem'i rahatsız etmişti. Eski sevgilisiyle aynı ortamda bulunmak istemiyordu. "Görüşmem." dedi Özgür. Böyle bir şeyi beklemediği her hareketinden belliydi. "Ama neden?"
"Siz konuşurken duydum. Eski sevgilin olduğunu biliyorum." diye bir açıklama yaptı Erdem. "Öğrenmişsin. Erdem sana şu kadarını söyleyim içinde ona karşı nefret bile yok. İçim bomboş. Ona bakıyorum ama görmüyorum bile."
Karşısındaki sandalyesini Özgür'ün yanına çekti. Ellerini yüzüne yaklaştırıp yanaklarını kavradı. "Biliyorum sevgilim." "Seni seviyorum Erdem." Erdem etrafı umursamadan dudaklarını Özgür'ün yanağına yaklaştırdı. Kısa ama tutkulu bir öpücük bıraktı sevgilisinin yanağına.
*
Herkes Erdemlerdeydi. Salih, Doğukan, Tuan, Kamil, Efes, Kaan, Mete hepsi gelmişti. "O zaman doğruluk cesaret oynuyoruz." Mutfaktaki abur cuburları salona taşıyorlardı bir yandan da. "Durun yengenize video atmalıyım." Kamil'in dediğine herkes güldü.
Masaya yiyecekleri dizdikten sonra orta alanı boş bırakmışları. Ortaya şişe koyup onu çevirecekleri için herkes masanın etrafında yere oturdu. Kamil evin videosunu çektikten sonra Efes'ten "Tamam mıyız?" diye bir ses geldi.
"Başlayalım."
İlk turda şişeyi Efes çevirmişti. Soru kısmı Salih'e cevap kısmı Mete'ye geldi. "Doğruluk mu cesaret mi?" Mete kendinden emin bir şekilde "doğruluk." dedi. Soracağı soruyu bilmiyordu ama masadakilerden gizli saklısı yoktu.
"Bakın beyler baştan anlaştık. Bel altı vurma serbest sonra ağlamayın." açıklamasında bulundu Salih sorusunu sormadan önce. "Tamam dedik ya." Kimse çaktırmıyordu ama gerilmişlerdi.
"Mete en son ne zaman seviştin?" Kaan'a dönüp gülmeye başladılar. Akıllarında ne geçtiğini kimse bilmiyordu. "Bu sabah." "Yuh ya. Sevgili eli tutmayalı bir yıl olmuştur benim." Salih'in dediğine herkes güldü. "Bulalım sana birisini koçum." Gergin ve sert çıkan sesin sahibi Efes'ti.
"Çeviriyorum." diyerek araya girdi Mete. Soru Erdem'e cevap Tuna'ya gelmişti. Soruyu beklemeden "Cesaret." dedi. "Güzel." Erdem bakışlarını salonda gezdirdi. "Sen şu yanındaki şişeyi tekle Tuna." Çocuk şişenin kapağını açıp tek dikişte bitirdi.
"Efes d mi c mi?" "Hep doğru bir insan olmuşumdur canım ya. Doğruluk." Kaan konuşmaya devam etti. "Bunu sana soracağım ama istersen cevaplamayabilirsin. Değiştiririm soruyu sorun yok." Masadaki herkes pür dikkat Kaan'a odaklanmıştı. "Hiç erkeklere ilgi duydun mu?"
Efes'in yüzü sorulan soruyla düşmüştü. Masada cevabını sadece Özgür'ün bildiği soruyla baş başaydı. "Evet." dedi konuşabileceği en düz sesle. Masadakiler bu cevabı bekliyor gibiydi. "Kimdi?" Efes sorunun kimin sorduğunu algılayamadı.
"Boşverin. Çok eski zamandı." Konunun uzamaması için Özgür ortadaki şişeyi tutup çevirdi. Salih Kamil'e soruyordu. "Doğruluk diyorum." "Kamil bak bu söylediğin aramızda kalacak."
"1 milyon dolar karşılığında sevgilinden ayrılır mısın?" Soruyla masadakiler kahkaha attı. "Evet. Yengeye söylemeyiz." Korkmuş gözlerle masaya bakarken "Hayır." diyerek yükseldi. "Ben seviyorum sevgilimi. Dünyayı verseniz de olmaz."
"Sigaraya çıkıyorum ben amına koyuyum. Saçma sapan sorular." Kamil masadan kalktı.
"Kaan sana soruyorum. Doğruluk mu cesaret mi?" "Cesaret diyim bari." Özgür'le Erdem Kaan'la Mete yan yana oturuyordu. "Mete'yi öp." Asla cesaret gerektirmeyen şeyi yaparak Mete'nin dudaklarına yapıştı. Sürdüğü çilekli glossun tadı ikisinin dudakları arasında yayılmıştı. "Tamam ayrılın."
İkisi de gülümseyerek ayrıldı. Gözlerinin içi parlıyordu. Ve bu çok güzeldi. Uzaktan bakan birisi birbirlerinin her şeyleri olduklarını görebilirdi.
Doğukan çevirdi şişeyi. Efes sorucaktı Özgür yanıtlayacaktı. Efes'in doğruluk seçerse 'Erdem'le aranda ne var?' sorusu soracağını bildiği için "cesaret." dedi Özgür. Efes yüzüne sinsi bir gülümseme kondurdu. "Efes hayır. Tamam cesaret ama hayır."
Aralarında geçen konuşmayı sadece ikisi anlıyordu. "Erdem. Senden yardım isteyeceğim biraz." dedi Efes. Hala aralarında geçen konuşmayı anlamamıştı. "Erdem Özgür'ü öper misin?"
Üçü dışındakiler şokla gözlerini büyüttü. Hiçbirisi böyle bir şey beklemiyordu.
Erdem yanındaki bedene döndü. Yanağından öpücekti. Herkesin içinde dudağından öpemezdi. Yumuşak yanağına minik bir öpücük kondurup geri çekilecekti.
Yavaş yavaş Özgür'e yaklaştı. Özgür'ün kokusu alabiliyordu artık. Parfüm kokusu değildi bu koku. Teninin kokusuydu. Elini Özgür'ün çenesine yerleştirip yanağını döndürdü.
Daha fazla dayanamayan Özgür Erdem'in elini çenesinden çekip dibindeki yüzün dudaklarına yapıştı. Aldığı tadı özlemişti. Erdem uğradığı şokla kalakalmış şekilde bekliyordu. Özgür dudaklarını önündeki dudaklara baskılamış emiyordu.
Erdem vücudunu hızlı bir hareketle Özgür'e döndürdü. Dudaklarını hareket ettirdi. Dilini Özgür'ün ağzına yolladı. Aralarındaki çekim etrafa yayılırken nerede olduklarını unutmuşlardı. Birbirlerini baskılıyor öpüyorlardı. Sigarasını bitirip salona giren Kamil'in sesiyle ayrıldılar.
"Noluyor amına koyuyum?"