Oruç olanlara sesleniyoruum iftar sahur arası okuyunuz!!!
"O kız benden daha güzel dimi?"
"Ne saçmalıyorsun Özgür!" Özgür tamamen sarhoş olmuştu. Beyni işlevini yitirmiş düşünceleri özgürce hareket ediyordu. Kızaran yanakları ve yarın yokmuşçasına ettiği danstan nefes alışı hızlanmıştı. Erdem onu zorla locaya getirmeyi başarmıştı.
Masadaki içkilerden birine daha uzandığında kolunu Erdem tuttu. "İçme daha fazla." Özgür ona temas eden eli itti. "Neden? Annem misin babam mı? Aaa ama annem olamazsın. O beni 5 yaşımdayken terk etti çünkü." Kurduğu cümlelerde ikisi de anlam aramıyordu. Yarın olduğunda Özgür bunları unutucaktı bile.
"Abinim." Siktir. Bir insanın kalbi üvey kardeşine atar mıydı. Bulundukları yakınlık Erdem'i zorluyordu. Bu gece kendine ne olduğunu bilmiyordu ama iyi şeyler olmadığı kesindi.
Gözünün önündeki dolgun dudaklardan çekti gözlerini. Olamazdı kesinlikle saçmalıyordu. Bu o değildi. İçindeki duygular da ona ait değildi. Bu gece sadece içindeki şeytan yaşıyordu. Ona uyup yanlış bir şey yapmayacaktı.
"Gidiyoruz." Seri hareketlerle masadan kalktı. Masanın üstüne koyduğu sigara kutusunu ve zippo çakmağı da geri cebine almıştı Erdem. Masada yarım kalmış son bardağı da kafasına dikti. Büyük koltukta neredeyse baygın gözlerle ona bakan Özgür'le birleştirdi gözlerini.
Özgür'e uzattığı elini tuttu Özgür. Koltuktan kalktıktan sonra yaşadığı baş dönmesiyle Erdem'in kaslı koluna sarılıp başını omzuna yatırmıştı. Gözü kapalı şekilde yürürlerken Erdem onu yönlendiriyor iyi gittiğini söylüyordu. Dışarı çıktıklarında soğumuş hava yüzlerine çarptı. İçerinin havasızlığından sonra bu hava iyi gelmişti.
Arabaya bindirip kemerini taktı Özgür'ün. Sarhoş sayılmazdı o yüzden araba sürmede bir problem görmedi. Arabanın ben özelim diyen plakasından bile polisler onu durduramazdı zaten. Gecenin bu saatinde çevirme de olmayacağını düşünerek şoför koltuğuna adımladı.
Erdem evin bahçesine arabayı çektiğinde yanındaki bedene baktı. Bir eliyle yüzünü desteklemiş şekilde uyumuştu. Elinin kenarından olmayan yanağı sarkmıştı. Erdem yavaş adımlarla önce kemerini çözdü Özgür'ün. Kucağına aldığı beden hemen başını Erdem'in omzuna düşürmüştü.
Eve girdiklerinde hizmetçiler çoktan gitmişti. Annesine ve Ali beye ses çıkartmamak için uğraşlar verirken masanın üstündeki nota ilişti gözü. Kucağındaki beden ona ağır gelmediği için rahattı. Masanın yanına adımladığında yazılan notun annesinden olduğunu gördün. Birkaç günlüğüne şehir dışına gittiklerini yazan notu okuduktan sonra rahat bir nefes verdi. Ve notu aldığı yere bıraktı Erdem.
Merdivenlerden çıkarken düşündüğü tek şey Özgür'ü kendi odasına yatırıp yanına yatmaktı. Sonrasında bunun yanlış olduğuna kanaat getirip Özgür'ün odasına geldi.
Sırtı soğuk yatakla buluştuğunda yavaşça gözlerini araladı Özgür. Zaten yavaş yavaş ayılıyordu. "Erdem." Karşısındaki kişinin kim olduğunu ölçmek için sorulmuş bir soruydu bu. "Burdayım." Tekrar uykuya dalmadan önce tek bir cümle kurdu Özgür. "Ben daha güzel olsam beni alırdın odana."
Kendisini odasına attığında hızlıca üstüne rahat şeyler geçirdi Erdem. Yatağa uzandığında ne yaptığını o da bilmiyordu. Zaten etkilenmiş penisine kayan parmaklarını durdurmak istemedi. Bu gece belki de hayatındaki en büyük yanlışı yapacaktı. Buna hazırdı.
Giydiği eşofmanı içindekiyle beraber yarıya kadar indirdi. Yattığı yatakta üstünü örtmüştü. Gözlerini yavaşça kapatıp parmaklarını kendine sardı. Kapalı gözlerinde gördüğü görüntü mavi gözlü sarışın çocuktan başkası değildi.
Parmaklarıyla yapmaya başladığı yavaş gelgitlerle kendini delirtiyordu. Tüm gece dans etmekten saçları dağılmış çocuk geldi gözlerinin önüne. O sarı saçlarını daha da dağıtmak isterdi. Mavi gözlerini yaşlandırmak isterdi. Birkaç adım önünde sanki bunu her gün yapıyormuş gibi kalçalarını sallayan çocuğun kalçalarını sıkmak isterdi.
Alin'leyken hissetmediği her şeyi şu an hissediyordu. Kalbi uzun zaman sonra ilk defa böyle hızlı atıyordu.
Belki de kendi parmakları yerinde onun parmakları olmalıydı. O ince uzun parmakları kesinlikle uzvuna çok yakışırdı. O beyaz boynuna parmak izlerini bırakıp dolgun dudaklarını kanatmalıydı. Parlatıcı sürmediği halde oldukça pembe olan dudaklarına emindi ki kırmızı da çok yakışırdı. Parmaklarını daha da sıkıp hızlandı Erdem. Gözünün önüne gelen görüntüler azımsanmayacak derece onu şehvete getirmişti.
Kedili bir taç ona çok yakışırdı mesela. O asi ama tatlı görüntüsüyle bir bütün oluştururdu. Bir etekle hayal etti sonrasında. Spor yaptığı belli olan şekilli bacaklarına çok yakışacağına inanıyordu. O eteğin üzerinden sıyrılışını hayal etti. Kucağında oturmuş dudaklarını ısırarak zevke gelen çocuğu hayal etti.
Kendinden çıkan hırıltıları evde duyabilecek kimse yoktu. O yüzden daha da hızlandı. Gözlerinin kapalı olduğu halde kaydığını hissetti. Sıkılaşan parmakları sanki bir deliğin içindeymiş gibi hareket ediyordu. Beyninde dolaşan tek şeyle ellerine doğru geldi. Yaşadığı boşalmadan hissettiği zevkle ellerini iki yana bıraktı.
Aralık olan kapıdan Özgür'ün onu izlediğinden bir haberdi.
Nası buldunuuuzz