"Kafam kazan gibi. Söylecek misin dün gece ne olduğunu artık?"
Hatırladığı tek şey çok içtiğiydi Özgür'ün. Erdem onu ne zaman almış ne zaman odasına götürmüştü hiçbir fikri yoktu. "Erdem sana soruyorum!"
Erdem telefonuyla ilgilenirken gözlerini kaldırıp mavi gözlerle buluşturdu. "Bir şey olmadı. Seni bardan aldım odana yatırdım." Konuşması soğuktu. Tamam başından beri yıldızları barışmamıştı ama bu sefer daha farklıydı. Erdem'in ona attığı iğrendirici bakışların sebebini öğrenmek istiyordu.
"Başka bir şey oldu mu?" Oflayarak eliyle yüzünü sıvazladı Erdem. Önemli bir satış olmasına rağmen galeride olmadığından patronundan azar yiyordu.
Özgür'ün yanına kadar adımladıktan sonra yatağının üstündeki ceketini aldı. Karşısındaki mavi gözlere bakarak "Seni ordan aldım. Odana yatırdım. Şimdi de izninle işim var çıkıyorum." dedi.
Özgür sabahtan beri Erdem'i darlıyordu. Aklına gelen binbir senaryoyu ne kadar uzaklaştırmak istese de beyninden gitmiyordu. Üstüne Erdem'in ona soğuk yapması da eklenince saçma bir şeyler yaptığından emin olmuştu.
Dün gece neler yaşandığını öğrenmesi lazımdı. Ve bunu öğrenebileceği tek kişi Erdemdi.
Mutfağa inip bir ağrı kesici aldı. Titreşen telefonunu eline aldığında arayan kişinin Efes olduğunu gördü. "Ne içmişiz olum ya." Duyduğu cümleyle kıkırdamıştı. Efes'ten gelen bu cümlelere alışmıştı çünkü. "Hiçbir şey hatırlamıyorum Efes. Erdem'in geldiğini sen hatırlıyor musun?"
"Erdem kimdi? Şu yakışıklı çocuk mu seni kucağında taşıyan?"
"Ne!" Özgür attığı çığlığın tüm villadan duyulduğuna emindi. Öyle beklemediği bir anda gelmişti ki bu cümle. "Peki. Peki daha ileriye gittik mi? Yanaştım mı ona?"
"Neden bu kadar takıyorsun anlamıyorum oğlum. Nerede o erkekleri elinde oynatan Özgür." Durumu daha da rezilleştirmeden bu konuyu kapatmalıydı Özgür. "Erdem biraz farklı birisi. Erkeklerden hoşlandığımı bilmesini istemiyorum."
Gelen hizmetçilerden birinin akşam dışarda aile yemeği yiyecekleri haberini vermesiyle telefonu kapattı Özgür. Akşama daha çok olduğu için şirkete gitme kararı almıştı. Gittiğinde de boş boş oturduğundan onun için değişen bir şey olmuyordu.
Erdem galeriye geldiğinde her yer karışmış vaziyetteydi. Kağıtlar çoktan imzalanmış alınan arabalar garajdan çıkarılmaya çalışılıyordu. "Hayırlı olsun Tuna bey." Elini uzattığı müşteriyle tokalaştıktan sonra son işlemler için ofisine adımladı.
"Erdem nerdesin sen?" Patronunu gördüğünde ayağa kalktı Erdem. "Geç kaldım kusura bakma abi. Sabahtan işlerim vardı da."
Uyandığından beri onu soru yağmuruna tutan Özgür yüzünden çıkamamıştı evden. Dün gece aklına geldiğinde gülümseyemeden edemedi. Normalde ona nefretle bakan çocuk yürüyemeyeceğini söyleyerek Erdem'in onu kucağında taşımasını istemişti.
Çalan telefonuyla aklındaki düşüncelerden sıyrıldı. "Efendim anne." Arkadan gelen fön sesiyle annesinin kuaförde olduğunu anlamıştı. "Akşam Ali Özgür sen ben yemeğe gidiyoruz. Ona göre hazırlan tamam mı annecim." Doğruyu söylemek gerekirse üvey babası onu geriyordu. Olabildiğince yanında olmamaya iletişim kurmamaya çalışıyordu Erdem.
Yemekler yenmiş sıra tatlılara gelmişti. Özgür ve Erdem geldiklerinden beri birbirleriyle tek kelime konuşmamış birbirlerinin yüzlerine bile bakmamışlardı.
"Ben bir elimi yüzümü yıkayayım." Bacaklarına koyduğu örtüyü kaldırarak sandalyesinden kalktı Erdem. Özgür tam fırsatı olduğu düşündüğünden arkasından kalmıştı. "Ben de izninizle."
Ne konuşacağını bilmiyordu. Ne için konuşacağını da bilmiyordu. Dün geceden önce de böylelerdi. Dün gece olmasaydı da böyle olucaklardı. Ama Özgür'ün içindeki sıkıntıyı çözmesi için konuşması lazımdı. Belki de bu sıkıntı Erdem'in onu uyarmasına rağmen içmesi ve saatinde Erdem'e ulaşmamasıydı.
Erkekler tuvaletine girdiklerinde sadece ikisi olduğu için derin bir nefes verdi Özgür. "Erdem son kez soruyorum. Dün gece noldu?"
Yavaş adımlarla lavaboya yaklaşıp eline sıktığı sıvı sabunla elini yıkamaya başladı Erdem. Kafasını kaldırıp aynaya baktığında gözlerinin içine bakan mavi gözlerle buluşmuştu. Elini kenardaki peçeteyle silip derin bir nefes verdi.
"Senin ibnelerin olduğu mekanda ne işin var?"
Özgür'ü beklediği en son şey bile değildi bu. Duyduğu cümleyle gözlerini kapattı. O kadar konu içerisinde takılması gereken yer kesinlikle bu değildi. "Anlamadım?"
"Diyorum ki seni bulduğumda karşında iki erkek sevişiyordu." Erdem bu cümleyi kurarken sadece sinirliydi. Sesinden ve yüzünden anlaşılan tek şey buydu en azından.
"Onlar benim arkadaşlarım. Ayrıca ne varmış bunda. İnsanların yönelimleri hakkında yorum yapıcak yetkiyi kendinde nasıl buldun anlamadım." Başından dökülen kaynar sularla kurduğu cümleleri düşünmüyor sesini ayarlama gereği duymuyordu Özgür.
Erdem'in attığı 'siktir git işine' bakışı yedikten sonra peşinden çıktı Özgür de. Erdemden beklediği tepki tam olarak buydu. Ama beklediği zaman kesinlikle şimdi değildi.
"Arkadaşlar çağırdı ben mahalleye gidiyorum." Masaya oturmaya bile tenezzül etmemişti Erdem. Bu konudaki düşünceleri kesin ve netti. "Ben de gidiyorum baba."
Özgür'ün babasına kurduğu cümleye cevap veren kadın "Erdem mahalleye götürsün seni. Arkadaşlarıyla tanışmış olursun." dedi.
Özgür'ün cevabını bile beklemeyen Erdem sakin adımlarla mekandan çıktı.