Genç kız dakikalardır lavaboda, acıyan ve kanamaya başlayan ayakları ile uğraşıyordu. Annesi birkaç saat dayanmasını söylemişti ancak dayanabilecek gibi değildi. Öyle ki ayaklarının arkasında oluşan yaralardan sızan kanlar ayakkabıya da bulaşmıştı.
Ayakkabı değiştirmek için harika bir bahane diye düşündü genç kız. Annesi kızarsa bu kan lekelerini bahane edebilirdi. Çünkü canı acıdığı için değiştirdiğini söylerse annesinin ona kızacağının bilincindeydi.
Ancak tek bir sıkıntısı vardı. Yürüyebilecek bir halde değildi. Ayakkabıları tekrar giyerse yaralarına yaptığı baskı yüzünden bir iki adım ancak atabilecekti. Ayakkabı giymeden gitse annesi tarafından yine azarlanacaktı. En iyisi arabada yedekte bulunan spor ayakkabılarını istemesiydi. Ama bunu da annesinden başka kimseden isteyemezdi.
Kafasında annesine yapacağı açıklamayı oluşturdu genç kız. Ardından annesini aradı. Aradı. Telefonu açmadı. Bir daha denedi. Yine açan olmadı. Kız el mecbur ayakkabıları ayağına geçirmeye çalışırken telefonundan mesaj sesi yükseldi.
"Orada kal."
Mesaj babasından gelmişti. Pek anlaşılır bir mesaj olduğu söylenemezdi Balım için. Babası zaten ne zaman anlaşılır bir insan olmuştu ki! Ama yine de babasının dediğini yaparak lavaboda kalırken sorgulamayı da ihmal etmedi.
"Neden?"
"Baba?"
"Bir sorun mu var?"
Balım, cevap gelmeyen mesajları ile lavaboda beklerken masadaki ebeveynlerinin derdinden bir haberdi.
Salim Bey olanları yeni yeni idrak ederken masada oturan diğer kişiler de yalnızca olan biteni izliyorlardı. Küçük çocukların bile dikkatini çekmişti masalarına gelen bu üç yabancı.
Banu Hanım'ın ağzını bıçak açmazken Atahan bunu umursamadan yeşil gözlerini annesinin gözlerine dikerek kararlılıkla direkt olarak konuya girdi.
"Senin için gelmedim, tahmin edersin ki. Balım için geldim."
Banu Hanım sekteye uğradı. Seneler sonra annesi ile karşılaşıyordu oğlu. Hiç mi umrunda değildi? Hesap soracak kadar bile değeri yok muydu oğlunun gözünde?
Kaşları çatıldı.
"Balım mı?"
Atahan'ın arkasından Aras'ın sesi yükseldi.
"Ne diye şaşırdın bu kadar? Senin için mi gelmemizi bekliyordun?"
Banu Hanım'ın gözü ilk defa Atahan'dan kopup Aras'ı buldu.
İkizlerinden biriydi karşısında duran. Sesi titrerken konuştu Banu Hanım. Seneler sonra ilk yıkılışıydı bu an.
"Ayaz?"
Aras gözlerini devirdi alayla gülerken.
"Daha kendi oğullarını ayırt bile edemiyorsun."
Banu Hanım gözlerini yumup bir süre olanları idrak etmeye çalıştı. Salim Bey bu esnada devreye girip ayaklandı.
"Madem annenizi görmeye gelmediniz, def olup gidin artık. Huzurumuzu yeterince kaçırdınız!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Parça
General FictionBalım. Kalabalık bir ailenin en küçük üyesiydi. Babasının göz bebeği, abilerinin prensesi. Ancak annesinin hataları yüzünden hayatı bir anda değişti. Peki neden annesinin hatalarını ailesinden uzaklaşmak zorunda bırakılarak Balım ödüyordu?