XXII

2.1K 317 137
                                    

Alp ve babam ile hızla hastane  koridorlarında adımladık. Yaralanan Atahan abimdi.

O kadar pişmandım ki. Ya yaralanmanın ötesinde bir durumda olsaydık? Ki yarasının ne denli büyüklükte olduğunu da henüz bilmiyorduk. Neden sarılmamıştım ki ona? Neden inat etmiştim sanki? Neyin şımarıklığıydı bu bendeki?

Bize söylenen kapıdan girmeden hemen önce gözümden akan damlaları hırsla sildim. Kapıyı tıklama gereği görmeden hızla içeriğe daldığımızda ise ayakta ve sırtları bize dönük olan Aras, Ayaz ve Alperen abim ağır çekimle bize döndü. Beni beklemiyor olmalıydılar ki hepsi bir an duraksar gibi oldu.

Onların önümde dikilmesi yüzünden muhtemelen yatakta olan Atahan abimi göremiyordum.

"Balım? Sen uyumamış mıydın daha?" Diye sordu Ayaz abim. Onun sorusunu duymazdan gelip aralarına daldım ve karın boşluğuna dikiş atılmakta olan Atahan abimi gördüm.

Abim yatağın kenarında yarı oturur vaziyette iken doktor veya hemşire ise hemen yanında yarası ile ilgilenmekteydi. Üzerindeki beyaz gömleğin düğmelerini açmış ancak üstünden çıkarmamıştı. Gömleğin büyük bir bölümü, yarasına denk gelen bölümü ise kırmızıya boyanmıştı. Gözlerim hızla tekrardan dolarken pişmanlıkla konuştum..

"Abi özür dilerim. Aptalım ben valla çok aptalım!"

Atahan abim koluma uzanıp beni yanına çekerken ılımlı sesiyle konuştu.

"Şşş deme öyle. Hem senin suçun ne sanki?"

"Ben çok kötü davrandım sana. Çok üzdüm seni. Ya daha kötü bir şey olsaydı? Ben çok korktum abi!"

El verdiğince abim beni kendine çekip sarıldı. Ben ise hıçkırarak ağlamaya devam ediyordum.

"İyiyim ben abim. Bak yok bir şeyim. Hem sen bana kırılmakta da kızmakta da haklıydın."

"Hiç de değildim! Şımarıklık yaptım resmen!" Dedim hıçkırıklarımın elverdiği kadar.

"Kurban olurum sana da senin şımarıklığına da. Senden gelen her şey başım üstüne abim. Ama bu olayda kendini suçlayacak bir şey yok. Tamam mı?"

Bir şey demedim. Onaylamadım. Sadece abime sarılmaya devam ettim. O ise tek kolu ile bana sarılırken tek kolu ile yataktan destek alıyordu. 

Birkaç dakikanın ardından dikiş bitmiş, doktor olduğunu öğrendiğim bey dikkat edilmesi gereken şeylerden bahsetmiş ve gitmişti.

Ben abimden ayrılmak için yeltenirken abim kolunu daha da sıkılaştırıp buna engel oldu.

"Ne gerek vardı burada toplanmanıza? Küçük bir sıyrık işte. Halloldu bitti. Balıma bile haber vermişsiniz." Dedi Atahan abim sitemle.

Bu sefer sitem eden ben oldum. Ağlamamdan ve abime sarılmamdan ötürü boğuk çıkan sesim ile konuştum.

"Bana haber veren yok ki! Şans eseri uyanmasam haberim bile olmayacak."

"Kızım sen üzülme diye-" diye söze başlayan babamı kestim.

"Baba o benim abim. Tabiki de haberim olmalı."

Atahan abim saçıma derin bir öpücük kondurduktan sonra konuştu.

"Hadi evimize dönelim."

"Zaten birazdan sabah olacak. Abi en azından biraz yatıp dinlen şurada." Dedi Alperen.

"Ben Atahan ile kalırım." Dedim anında.

"Bir tanem gerek yok, hadi eve gidip dinlenin." Dedi Atahan ancak ona ters olduğunu umduğum bir bakış attım.

Kayıp ParçaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin