VII

9.8K 615 97
                                    

Ne bir alarm sesi ne de odama düzenlenen bir şafak operasyonu ile uyanmıştım. Gözlerim nadir görülecek bir şekilde kendi istediği zaman açılmıştı. Bu eşsiz bir duyguydu. Bir o kadar da yabancı ve yabancı olduğu için sıkıntılı...

Çok uyuduğum için ve haddinden fazla ağladığım için şişmiş olan gözlerimi zorlukla aralayarak başucumdaki saate baktım. 09.26. 

Üstümdeki yorganı panikle iteleyerek yataktan kalktım. Ne kadar çok uyumuştum böyle! 07.00'da uyanmalıydım. Bana kızmış olmalılardı. Tembel insanları kimse sevmezdi. 

Panikle yatağımı topladım önce. Ardından odamda bulunan minik banyoya gidip işlerimi hallettim. Duştan çıkıp yine aceleyle bavulumu açtım. Elime attığım ilk şey olan siyah bir tayt ve gözüme kestirdiğim turuncu bir tişört alıp hızla giyindim. Saçlarımı da biraz kurutup saate baktım. 10.12. 

Kesinlikle çok kızacaklardı. Odamdan çıkmaya hazırlanırken benden önce kapı çalındı. Çekingence ve korkuyla 'gel' komutunu verdim. Azarlanmaya kendimi çoktan hazırlamıştım.

Ayaz olduğunu hatırladığım kişi kapıda kendini gösterdi. Üzerinde, kol kaslarını ve geniş omuzlarını gözler önüne seren siyah bir tişört ve siyah bir pantolon vardı. Oldukça sıradan bir tarzda bile yakışıklı olmayı başarmış gibi görünüyordu. Boynunda ince ve altın rengi bir kolyenin varlığı dikkatimi çekmişti. Normalde böyle aksesuarları sevmesem de ona yakıştığını söylemem mümkündü. 

Tüm bu gözlem ve analizlerimin yanı sıra parmaklarımla oynayıp gelecek olan azarı bekledim.

Ayaz ise beklediğimin aksine gülümsedi.

"Ben de seni uyandırmaya gelmiştim. Günaydın." 

Mahcupça konuştum.

"Ben çok özür dilerim. Normalde bu saate kadar uyumam gerçekten. Dün alarm kurmayı unutmuşum. Bir de yorgun olunca-"

"Balım."

"Efendim."

"Günaydın."

Gözlerimi anlamayarak kırpıştırdım. 

"Günaydın?" 

O sırıtmaya devam ederek konuştu.

"Hazırsan kahvaltıya inelim."

Hiç bir şey söylemeyecek miydi bu konuda?

"Şey.. Peki.."

Sonra saçlarıma baktı. 

"Saçlarını tam kurutmamışsın ama."

Yanıma adımlayıp sağ kolunu omzuma attı ve beni az önce çıktığım banyoya geri soktu.

Ben şaşkınlıkla onu izlerken o kurutma makinesini ayarlamaya başladı. Sessizce konuştum.

"Kahvaltıya bekliyorlardır. Ben sonra kuruturdum. Bekletmeyelim kimseyi."

"İncileri dökülmez beklerken merak etme. Ayrıca bizden daha önemli bir işleri var şu an."

Merak ettim. Ama soramadım. 'Sanane' diyebilirdi. 'Seni ilgilendirmez' de diyebilirdi. Bu nedenle bir adım önümde duran yüzüne bakmaya devam ettim. O ise saç kurutma makinesini çalıştırmadan önce gülümseyerek merak ettiğim şeyi cevapladı.

"Alperen'in yatağına su balonu atan Alp'i Alperen'in elinden almaya çalışıyorlar. En son Alp'i balkondan sallandırıyordu. Biraz dikkatli dinlersen Alp'in çığlıklarını duyabilirsin."

Bu dediklerine elimde olmadan güldüm. Gülerken refleks olarak elimle ağzımı kapattım. Belki de gülünecek bir şey değildi ama o an komik gelmişti. Ayaz da bu halime tebessümle bakıp makineyi çalıştırdı. 

Kayıp ParçaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin