Uzun ve kalabalık masada herkes şen kahkahaları ile bir muhabbet yürütmekteydi. Ben ise gözlerim tabağımda elimdeki çatal ile önümdeki bezelyeleri bir sağa bir sola iteliyordum.
Her zaman babamın yanıbaşındaki sandalyede otururdum yemeklerde. Bugün ilk defa yerim değişmişti. Babamın yanında misafirliğe gelen ailenin büyükleri otururken ben -nasıl bir şanssa- Kahraman ve Çiğdem'in arasına düşmüştüm.
Hayır anlamadığım bir şey vardı. Herkes aileleri ile gelirken Çiğdem neden yırtık dondan çıkar gibi ortaya çıkmıştı ki?
Ah Pardon! Nasıl unuturdum? O Kahraman Bey'in biricik sevgilisiydi değil mi? Öyle demişti zamanında Çiğdem. Sahi ne demişti tam olarak?
"Bak tatlım. Buralarda beni herkes bilir. Sen yenisin. Bilmediğin için önden uyarımı yapıyorum. Kahraman Karaman benim sevgilim. Ve ben sevgilimin yanında dişi sinek bile görmekten nefret ediyorum. Yerinde olsam Kahramanın yanına yaklaşmayı bırak gözünün görebileceği mesafede bile olmazdım. Umarım anlama kapasiten güçlüdür."
Peki benim bu lanet çiftin arasında ne bok işim vardı? Zaten Çiğdemden yine bakımsız damgası yemiştim. Moralim kat kat çökükken bir de karşı çaprazımda oturup abilerim ile gülüşen Miray ile uğraşıyordum. Pabucum dama atılmış gibi hissetmem normal miydi? Kıskançlık mıydı bu içimdeki? Bu kız öz abilerim ile benden daha iyi geçiniyordu resmen. Özenmediğimi söylesem yalan olurdu.
"Evet yemeklerimiz bittiyse haydi bahçeye geçelim. Neriman Hanım bize bol köpüklü kahve yapsın." Dedi babam ayaklanırken.
Herkes sıra sıra ayaklanırken masadan en son ben kalktım. Usul usul kalabalığın ardından ilerlerken onların aksine bahçeye değil mutfağa yöneldim. Yokluğumu fark eden yoktu nasıl olsa. İçimdeki bu saçma kırgınlık niyeydi şimdi?
Mutfağa geçtiğimde Neriman Hanımın kahveleri çoktan hazırlamaya başladığını gördüm.
Ben de lokumları ve suları koyarken Neriman Hanım konuştu.
"Balım kızım? Sen niye geldin ben hallederdim."
"Canım sıkıldı da biraz Neriman Hanım. Size yardıma geleyim dedim."
"E iyi madem. " Dedi tekrar kahve yapımına dönerken.
İşimi bitirip sandalyelerden birine oturmuştum ki kapıda Ayaz göründü.
"Balım? Her yerde seni aradım. Niye buradasın sen? Bir sorun mu var?"
Cansız halimi toparlamaya çalışıp dikleştim.
"Yoo! Neriman Hanıma yardım edeyim dedim biraz. Sen git, gelirim ben de şimdi."
Küçük adımlarla bana yaklaştı.
"İyi misin sen? Sorun ne?"
"İyiyim Ayaz! Neden sorun olsun. Hadi git sen, geliyorum ben de."
"Öyle olsun. Ama konuşacağız bu konuyu daha sonra."
"Ay konuşacak bir konu yok Ayaz! Hadi dedim!"
Ayaz ile peşpeşe çıktık bahçeye. Bize dönen gözlere aldırmadan Çiğdemden en uzak olan noktaya ilerliyordum ki babamın yanındaki boşluğu bana bakıp göstermesi ile rotamı ona çevirdim. Babam yanında oturmamı istiyordu. Geri çevirenezdim.
Sohbet kaldığı yerden devam etmedi. İlginin anlık bana kayması ile rahatsızca kıpırdandım yerimde.
İlk cümle Kahraman Karaman'ın annesi Sevinç hanımdan geldi.
"İyi gördüm seni Balım. O talihsiz olaydan sonra hızlı toparlanmışsın." Dedl samimi gülümsemesi ile.
"İyiyim Sevinç Hanım. Sağolun."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Parça
Aktuelle LiteraturBalım. Kalabalık bir ailenin en küçük üyesiydi. Babasının göz bebeği, abilerinin prensesi. Ancak annesinin hataları yüzünden hayatı bir anda değişti. Peki neden annesinin hatalarını ailesinden uzaklaşmak zorunda bırakılarak Balım ödüyordu?