Kai ile lunaparka gelmiştik ve neye binebiliriz diye düşünüyorduk. Ben düşünmek dahi istemiyordum açıkçası; bana atlıkarınca yeterdi. Olmadı çarpışan arabalar. Bence çok heyecanlı.
BENCE.
Ne de olsa canımı çöpte bulmadım. Keşke Kai de böyle düşünse.
"Bence roller coaster'a binmeliyiz."
Hana'yı Öldürmenin Elli Yolu gibi bir şey varda benim mi haberim yok?
Yukarıya, roller coaster'a baktım. Bakmamla başımı hemen aşağı indirdim. ÇOK yüksekti.
"Hadi binelim şuna." Kai elini omzuma koydu ve birlikte sıraya ilerledik.
Yapma şunu işte. Binmeyelim, diye inkar edeceğim ama sen bunu yapınca aklım başımdan gidiyor çocuk.
Bize özel bir kart verdikleri için kartı gösterdiğimizde bizi hemen içeri alıyorlardı. Ben burada bir nefes daha alayım diye can çırpınıyorum, adamlar bizi en öne alıyorlar. HAYAT İŞTE.
Hemde en kötüsü en öne oturmamızdı. Ortaya falan otursaydık ne olurdu ki? Kai sağımda olacak şekilde oturduk ve görevliler bizim kemerlerimizi taktı. Kontrol ederlerken görevli kadına "Bu güvenli, değil mi?" diye sordum. Görevli kadın sadece gülümsedi ve yanımdan ayrıldı.
İçimi rahatlattın, valla bak.
Heyecandan karnım ağrımaya başlamıştı. Kai'ye dönüp "Ben bunu yapamayacağım!" diye bağırdım.
"Buraya kadar gelmişsen yapabilirsin." dedi bir gülümsemeyle.
Yapma dedim.
Ama bu gülümsemeden sonra sen neden başlatıyorsun ki bu aleti şimdi? Gareziniz mi var bana?
İki elimle güvenlik kemerine can simidiymiş gibi sarıldım. Yavaş yavaş ilerlerken "Olmaz, olamaz! Yaşayacağım ben daha!" diye bağırdım.
Kai güldü. "Abartma. Çok eğleneceksin."
Ben neden öyle düşünmüyordum acaba?
Alet yukarı doğru çıkmaya başlayınca sesli bir şekilde yutkundum. "Bela okutacaklar kendilerine..."
"Sus. Deme öyle. Günah."
Kai'ye aval aval baktım. Bilmem farkında mısın ama kendin yürüyen bir günahsın. Dudak ısırmalar, omzuma el atmalar falan. Aklıma hiç hoş şeyler getirmiyorsun.
Ona bakarken hala ilerlediğimizi hatırlayıp önüme dönünce şok geçirdim. "Yukarı doğru çıkıyoruz!"
Kai'nin bu halimden zevk aldığı sırıtışından belliydi. "Rahat ol."
Öleceğim diyorum rahat ol diyorsun. Rahat olabilsem rahat olmaz mıyım sence?!
"Derin nefes al ver." diye de ekledi sonradan.
Hamile miyim ben? Niye böyle şeyler tavsiye ediyorsun? Zaten nefes almaktan Dünya'da bulunan oksijenin yarısını tüketmişim...
"Aman. Tanrım." Bunlar benim tepede, etrafa kalp atışlık bir sürede bakarken ağzımdan son çıkanlardı. Sonrasında doksan derece açıyla aşağıya düşerken hayatım boyunca atmadığım en rezil çığlıkları attım. Doksan derece açıyla bizi yukarıdan bıraktıktan sonra aşağıda bulunan bir mağaraya hızla girdik.
"Çok eğlenceli!" diye bağırdı.
"Neresi eğlenceli bunun? Bay Öcü'yü tercih ederim!" diye bağırdım.
En kötüsüyse ters döndüğümüz kısımlardı. Üç kere art arda ters döndük. Bu yetmezmiş gibi yan da döndük. Kai ise benim çığlıklarıma gülmekten başka bir şey yapmıyordu. Dedim işte, zevk alıyor bu halimden.