Bölüm 22

376 38 7
                                    

Uçaktan ineli birkaç dakika olmuştu, işlemlerimizi yapmıştık ve çantalarımızı almış yürüyorduk. Bunu valizini taşıyan Kai'nin arkasındaki valiziyle uğraşan benden rahatça anlayabilirsiniz.

Ne var bunun içinde bu kadar?!

Uçaktan sonra kafam bin beş yüz olabilirdi ancak valizim hala bir tondu.

Kai "Şu tarafa," dedi ve işaret parmağıyla sağı işaret etti.

Sağ tarafı işaret ederken bile mükemmel görünüyor. Görünmüyor mu yoksa? Tamam, sustum.

Yok, gerçekten mükemmel görünüyor.

Tamam.

Dışarı çıktığımızda etrafa bakındım. Gözlerim caddede ve bizim aksimize çekik gözlü olmayan insanlarla doluydu. Gözlerim yeniden benden yaklaşık bir metre kadar ileriden ilerleyen Kai'ye takılınca hırsla valizimi çekiştirmeye devam ettim.

Ve kesinlikle Kai'yi arkadan kesmeye çalışmıyordum.

Tamam, belki.

PEKALA, KESİYORUM.

En sonunda arabaların önünden geçtiği kaldırıma geldiğimizde durduk. Tam bu sırada Kai'nin telefonu mesaj geldiğini belirterek çaldı. Bakışlarım telefonunu cebinden çıkarmaya çalışan Kai'ye odaklandı.

Aşk Oyunu'nda aynen şöyle bir kural vardır: Eğer mesaj geldiyse, sonunda hayra alamet bir şey yoktur.

Bir de şu kural vardır: Hana aklından kötü bir şey geçirirse, şom ağzı yüzünden gerçekleşir.

"Okuyamıyorum." dedi Kai. "Gölgeye geçelim."

Dediği gibi yaptık; biraz daha geri gittik ve gölgeye geçtik. Kai'nin yanına geçtim ve mesajı okudum.

Sizi karşılamaya bir araba gelecek~

Burada BİRÇOK araba varken nasıl fark etmemizi düşünüyorlar acaba?

Arabayı fark etmemeniz imkansız.

Bu mesajların beni korkutması normal kategorisine girer mi?

Gelen geçen tüm arabalara bakmaya başladık. Arabaya bakan Kai gibiyiz. Yine karıştırdım sanırım. Trendi o, değil mi?

Köşeden bir spor araba dönünce ikimizin de ağzı beş karış açık kaldı. Gözlerimiz kendisine yakışmayarak yavaş yavaş ilerleyen spor arabayla eş zamanlı hareket ediyordu. Önümüzde durmasını bekledik ama durmadı ve bu benim şaşırmama, ardından hayal kırıklığına uğramama neden oldu.

Birazdan durması lazım.

Durur musun lütfen?

Hayır mı?

Peki.

Sıkıntıyla iç çektim ve gelecek diğer arabaları beklemeye başladım. Bu sırada spor arabayı takip eden pembe bir Smart gelmeye başladı. İkimiz de arabaya aval aval baktık.

Sakın yanımızda durma, sakın yanımızda durma.

Tam önümüzde durdu. Kai ile arabaya baktık. İçimden bir ses kafamı yumurta kırsan pişecek kadar sıcak olan kaldırıma vurmamı söylüyordu.

Bence bu bir şaka. Çok güldük, tamam ama yeter.

Şu zihin okuyan mesajların "Arabanız bu değil, sadece yüzünüzdeki ifadeyi görmek istedik. Az önce önünüzden geçen Lamborghini sizin." demesini, şu tanıdık bipleme sesiyle gelmesini bekledim.

Gelmedi.

Bana gareziniz var, değil mi?

Güneşin altında parlayan pembe boyasıyla Smart bize sırıtıyordu. Pembe arabadan sarışın, uzun boylu bir vale çıktı, bize selam verip üzerinde tatlı süslerle bezenmiş anahtarı uzattı. Kai şaşkınlıkla anahtarları aldı. Vale bir daha selam verdi ve gitti.

Aşk OyunuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin