Kai'nin beni evimin kapısından alacağı günleri de görecekmişim demek.
"Evimin kaçıncı katta olduğunu nasıl tahmin ettin?" diye sorduğumda karşı kapıda duran ajummayı fark ettim. Gülümsüyordu ve göz göze geldiğimizde bana el salladı. Kıkırdaya kıkırdaya kapısını kapattı. Ta buradan 'Ah şu gençler.' dediğini duyar gibiydim.
Artık ajumma ne düşündüyse onu düşünmemeye çalıştım. Hemen giyindim ve Kai'yle birlikte çıktık.
"Dün saat kaçta yattın sen öyle? Herkes çok endişelendi. Ah, yoksa Uyuyan Güzelcilik falan mı oynuyordun?"
Kaşlarımı çattım. "Hayır! Aishh! Uyuyan Güzelcilik falan da oynamıyordum!" Omzuna pek de güçlü olmayan bir şekilde vurdum. Herhalde o kadar etkisizdi ki yarılarak güldü. Bu da benim tüm yolu kollarımı birleştirerek gitmeme neden oldu.
Sahiden bugün planda ne vardı? Kai'yi takip ederken bunun hakkında düşünüyordum. Herhalde o kadar çok uyumuştum ki geçici hafıza kaybı falan olmuştu. Tabii çok uyumaktan öyle şeyler oluyorsa.
Bir ara Kai durdu ve yiyecek bir şeyler aldı. İşte o sırada ne kadar acıktığımın farkına vardım. O kadar hızlı yedim ki ne yediğimi bile hatırlamıyordum! Kai 'Şaka mı bu ya?' şaşkınlığıyla bana bakıyordu. 'Ne var? Yemek yiyen insan hiç mi görmedin?' gibisinden baktım ve omuz silktim.
Oyunun oynandığı ev dışında bir evin önüne geldiğimizde anlamam gerekirdi: Bugün Sulli'nin pijama partisine katılacaktım! Kai ise erkeklerin pijama partisinde yerini alacaktı! Daha geçen gün geldikleri haneye göre erkekler ve kızlar ayrı olacak bir şekilde pijama partisi düzenlemeleri gerekiyordu yoksa ilerleyemeyeceklerdi.
Beni kapının önüne kadar getirdi. Vedalaştıktan sonra gitti. Heyecanla kapıya bakıp zili çaldım. Kapı ardına kadar açıldığında bütün kızlar üstüme düşecekti neredeyse.
"Bir an hiç gelmeyeceksin zannettim!" dedi Eun gülerek.
"Olabilir canım, insanlık hali." dedi Sulli, uykucular dayanışması yaparak.
"Kızı kapıda bekletmesenize!" dedi Mina. Yüzüne bakmasanız kızgın gibi görünebilirdi ancak o da gülüyordu.
Bunlar içmişler mi? Fakat içeri girdiğimde herhangi bir içki görmeyince ve ağızlarının da kokmadığını anlayınca normal halleri olduğunu anladım. İçmiş hallerini düşünemiyordum ben.
Saatler hızla akıp gitti. Bu süre boyunca TV izledik, makyaj yaptık, karaoke yaptık, pekala taklitler de yaptık ve fazlasıyla tıkındık. Eşlerimiz ne kadar yediğimizi görse bizden soğurlardı, oyuna devam etmek istemediklerini falan söylerlerdi.
Sırada Yun'un bütün gece konuşmasından daha büyük bir olay vardı: Gerçek mi cesaret mi?
Beş kız bir çember kurmuştuk ve ortada bir şişe vardı. Birbirimize ölümcül bakışlar atabilme çabalarımız komik komik bakışlarla sonuçlanmıştı.
"O halde ev sahibi başlamalı. Sonra sağdan devam eder." dedi Yun.
Sulli şişeyi çevirdi. Eun, Yun'a soracaktı.
"Gerçek mi cesaret mi?"
Yun hızlıca cevap verdi. "Cesaret."
Hepimizden 'Ooo' nidaları yükseldi.
Eun sırıttı. "O halde şimdi Xiumin'i arayıp onu sevdiğini söyleyeceksin!"
Yun kıpkırmızı kesildi ama itiraz etmedi. Yavaşça telefonunu çıkartıp Xiumin'i aradı. Kızlar kıkırdarken ben aklımdan Kai'yi arayıp da onu sevdiğimi söyleme olasılığını düşünüyordum. Ve olasılık sıfırdı. Söylemezdim asla!
Yun söylediği gibi görüşürüz diyip telefonu kapattı. Böyle devam ederse oyun bitene kadar kıpkırmızı duracaktı!
Eun çevirdi. O kadar şanslıyım ki (!) Sulli ve ben çıktık. Yine şansıma veriyorum ki o bana soruyordu.
"Gerçek mi cesaret mi?"
"Gerçek!"
Gülümsedi. En başından beri bana bunu sormayı bekliyormuş gibi konuşmaya devam etti. "Kai dışında kiminle eş olmak isterdin?"
Cevabı fazlasıyla merak ediyorlardı anlaşılan ancak ben kimseyle eş olmak istemiyordum! Rastgele bir isim söyledim. "Kang Joon."
Mina 'çok doğru bir seçim' bakışıyla onaylayarak başını salladı. Diğer kızlar da alkışladı.
Pekala o zamandan sonra her zaman cesaret dedim ve yapmadığım maymunluk kalmadı. Gecenin bilmem kaçı olmasına rağmen dışarıda dans ettirdiler, en nefret ettiğim şey olan aegyo'dan yaptırdılar, maymun taklidi de yaptım! En sonunda hepimiz yer yataklarımızda uyumaya koyulduk ancak o kadar muhabbet o kadar iyiydi ki uyumayı da az kalsın unutuyorduk pekala.
Ve ben hala Kang Joon dediğime inanamıyordum! Annem bunu duyarsa, ki duyacak bütün Güney Kore halkı gibi, havalara uçardı! Keşke aynısını benim için de söyleyebilseydim. Kai de öğrenecekti.
Off onun ne düşündüğünden bana ne, diye geçirdim ve yastıklarla olan düzenli ilişkime devam ettim. Buna rağmen onun ne düşündüğünün beni ilgilendirdiğini biliyordu sanırsam bir parçam.
Sonra uyuyakaldım.
XXX
Sabah kızlarla oyunun oynandığı eve gittik. Erkekler bizden önce gelmişlerdi. Pijama partileri hakkında bir süre muhabbet ettik ve biz hazır hissettiğimizde heyecanla, birazcık da korkuyla, sırayla çarkları çevirmeye koyulduk.
"Bugün çarkı sen çevir." dedi Kai ve ben de reddetmedim. Söylediğini yapıp çarkı çevirdim.
5
Kai piyonu hızlıca ilerletti ve hemen yanında bittim.
Sinema mı? Ağğ bayılırım! ^^
Korkunçlu bir film mi izlemeli? En sevdiğim!
Bence hiç izlemeyelim, diye aklımdan geçirmeden de edemedim. Ben korku filmlerinden korkardım!