Bana doğru gelirken gözlerimi hızla kapattım. Sinir bozucu korku filmindeki sinir bozucu canavar!
Aslında o bir canavar değil, insan. Görüntüsüne bakmazsak.
Kai'yi gerçekten dövecektim. Yanımda oturuyordu ve hiç korkmuş gibi gözükmüyordu. Onu tam yarım saat boyunca farklı bir filme girmeye ikna etmeye çalışmıştım ancak sonunda bileti bu korku filmine almıştı. Diğer filme bileti alsan ne olacaktı Bay Kim? Açıkla bunu bana şimdi.
Her şekilde korkacaktım ancak filmleri araştırmıştım. Bu film gerçekten fazla korkunç olmasıyla bile şimdiden meşhur olmuştu. Ben ise gözlerimi kapatmaktan konusunu bile anlamamıştım.
Korku filmlerinde ortamı korkunçlaştırılmak üzere yapılmış o gıcık müziği duyuyordum. Kesin bir şey olacak diye düşünürken kızın kaçtığı o insan (?) yeniden ortaya çıktı. Daha fazlasına bakamadan kafamı Kai'nin göğsüne sakladım.
Kai kafamı dürtünce hala kafamın onun göğsünde olduğunu hatırladım. Hızla geri çekildim ve böyle bir şey hiç yaşanmamış gibi filmi izlemeye başladım. Yüzüm yanıyordu. Bozuntuya vermemek için ağzıma patlamış mısır attım birkaç tane.
İzleyemiyordum filmi işte. Bir daha öyle korkunç bir sahne çıkarsa kesinlikle gözlerimi sıkıca kapatacaktım. Kafa saklamak yok! Hele Kai'nin sıcak ve güvenilir göğsü, hiç!
Kai hakkındaki düşünceleri kafamdan kovaladım. Filmi düşün, şu öcüyü düşün...
Kendisini düşündüğümü anlamış olacak ki canavar göründü. Bu sefer ise... Gördüğüm sahne bile gözlerimi kapatmam için yeterli. Şimdi kesin bu sahne ve şu öcü rüyalarımda belirecekti.
Çığlıklar kesilince gözlerimi hafifçe araladım ve içeceğimden bir yudum aldım. Homurdandım ve elimi patlamış mısıra uzattım. Kai'yle elimiz birbirine değdiğinde ikimiz de ellerimizi geri çektik ve birbirimize baktık. Hemen başımı öcüye çevirdim.
Bu çocuk beni öldürecekti gerçekten. Hakkımda da Alev aldı bir anda valla derler. Böylece dünyanın gizemlerine bir yenisi daha eklenir: Bir anda alev alan kız, Kim Hana.
Bu düşünceleri kovmaya çalışarak başımı salladım. Gerçekten iyi değildim. Elimden geldiğinde ondan uzaklaştım. Patlamış mısır yemesemde olurdu.
Üzgün bakışlarla kolama baktım. Bugün patlamış mısırsız içileceksin yavrucuk. Bazı KİŞİSEL sebeplerden dolayı.
Kai'ye baktığımda bütün patlamış mısırı önüne almış yiyordu. Ağzım beş karış açık kaldı. İstiyorum ben onları!
Elim patlamış mısırdan almak istiyordu ancak beynim sus diyordu. İşler ne zaman bu hale gelmişti?
En sonunda mola verildiğinde Kai'ye sinirli bir bakış attım ve dışarı çıktım. Sen patlamış mısırı al ye, ben sana kızmayayım? Var mı öyle bir dünya?
Dışarı çıktığımda içerisinden daha soğuk olan havayı hissettim. Yanaklarım hala yanıyordu. Kendime yiyecek bir şeyler almakta karar kıldım. Patlamış mısır aldım kendime ve Kai'nin yanına geri döndüm. Yerime oturduktan kısa bir süre sonra film devam etmeye başladı.
Ben de seni çok özledim tabii ki Bay Öcü. Yoksa kız mıydı?
Yanımda oturan kişiye baktım. Seni ise hiç özlemedim Bay Kim.
Patlamış mısırımla aşk yaşayarak filmi seyretmeye başladım. Durmadan gözlerimi kapatmak can sıkıcıydı. Ve evet, rezil olmuştum. Sinemada kimse yoktu ancak bu olanları HERKES görecekti. Korku filminden korkuyor diye kahkaha atanları şimdiden düşünebiliyordum.
Normalde patlamış mısırı ilk bitirirdim ancak bu sefer içecek ilk bitti. Kötü kötü gözlerle içeceğime baktım. Nasıl bitersin sen? Birbirimizi yarı yolda nasıl bırakırız?
Sinirle bakışlarım Kai'ye döndü. Hepsi senin yüzünden çocuk. Bir insan bu kadar yakışıklı olamaz. O kolayı bana birkaç dakikada bitirtecek kadar olamaz.
Nihayet küçük boy patlamış mısırım da bitti. Hayatımın anlamı bitmişti. Şimdi neyle dikkat dağıtacaktım ben?
Bir süre sonra gözüm Bay Öcü'deyken Kai'ye kaydı. O da içeceğini ve mısırını bitirmişti ve koltukta yayılmıştı. Gözlerinde herhangi bir korku belirtisi bile yoktu benim aksime. Tek yaptığı hareket gözlerini kırpmaktı. Ne kadar süredir onu izlediğim hakkında bir fikrim yok ancak bakışları bana döndü. Bir süre o şekilde durduk.
Manşetlerde düşünebiliyordum: Alev alan kız Hana.
Ben bakışlarımı koparamıyordum ondan. En sonunda bana bakmayı kesti ve filme geri döndü. Yerinde huysuzca kıpırdandı.
Bay Öcü'yü nasıl seçersin ben varken Kai?
En sonunda film bittiğinde gülümsedim. Eziyet bitmişti ve Bay Öcü'yü hiç mi hiç özlemeyecektim. Resmen hoplaya zıplaya salondan çıktım ve Kai'nin yavaş yavaş gelmesini izledim. Çıkışa doğru gidiyorduk.
"Şimdi ne yapacağız?" diye sordum.
"Bu bir randevu. Ne yapalım?" diye sordu.
Saat akşam on iki Kai. ON İKİ. Bu saatte yapılacak şeyleri söylesem beni döverdi herhalde.
"Tüh, çok geç olmuş ama." dedim yüz asarak.
"Seni evine bırakayım."
Etrafta tek tük insan kalmıştı ve evime gidene kadar aramızda çok fazla bir sohbet geçmedi. Film hakkında bir şeyler sordu beğendin mi gibisinden. Bayılmıştım, evet, kesinlikle. Nasıl bayıldığımı sorsaydı korkudan derdim.
Apartmanımın önüne geldiğimizde "Görüşürüz." dedi.
"Görüşürüz." diyerek el salladım.
İçeri girecekken "Hana." dedi.
"Evet?"
"Gözlerini kapatır mısın?"
Şaşkınlıkla gözlerimi kırpıştırdım. Kai beni öpecek miydi? Bu düşünceyle gözlerimi kapattım. "Tabii."
Bir süre boyunca Kai'nin beni öpmesini bekledim ancak elini hissettim. Gözlerimi açtım. "Ne yapıyorsun sen?"
"Kirpik. Kirpiğin düşmüştü." Gülümsedi ve gözden kayboldu.
Beni de o şaşkınlıkla orada bıraktı.
XXX
Hepimiz evde toplanmıştık ve heyecanla çarkı çevirmeyi bekliyorduk. Dün yaşadıklarımızı düşündükçe beni öldürün diye bağırasım geliyordu. Kai'ye bakmamaya çalışsamda bakacaktım elbet. Eştik biz.
Derin bir nefes aldım. Kalbim yerinden fırlayacak gibi atıyordu. Bu sefer ne çıkacaktı?
Çarkı çevirdim ve Kai'ye "Dört." dedim.
Piyonu ilerletti ve haneye baktık.
Aşk kuşları birbirlerinin yuvalarına mı gidiyor? ㅋㅋ
O halde biraz eğlenelim~~ ^^
Şaşkınlıkla haneye baktım. Nasıl eğlenebilirdik bu durumdan?!