Bölüm 17

450 53 4
                                    

Şu an başkaları tarafından ağzına pasta tıkılan, hediye paketlerini yırtarcasına açan kişi ben olmalıydım. Ellerimi göğsümde birleştirdim ve dudak büzmeye devam ettim. Yok canım ne alaka, nesini kıskanacağım ben Kai'nin. Hem şu an onun yerinde olmak istemek çok çocukça bir şeydi.

Mina tek eliyle ağzını kapatarak kıkırdıyordu. Kai'nin ağzına pasta tıktı. Kai ise halinden gayet memnun gibiydi.

Umarım Mina'nın verdiği pasta boğazında kalırda boğularak ölürsün Kai.

Kai bir anda öksürmeye başlayınca Mina telaşlanıp ne oldu diye ona bakmaya başladı. Ben ise daha fazlasını göremedim çünkü gülmekten yarılıyordum. O kadar yarılıyordum ki koltuktan düştüm.

"Sende ne biçim gülüyorsun he." Eun tikim var mı diye kontrol eder gibi belimi dürtükleyince ben daha çok gülmeye başladım.

"Rahat bırak kızı." dedi Luhan. Anlaşılan Eun onun sözünü dinlememişti ki yanıma çöktüğünü hafif aralık gözlerimden gördüm. "Hana, iyi misin?" Kontrol etmek ister gibi daha çok eğilip yüzüme baktı.

Kahkahalarımın arasında "İyiyim." dedim. Karnıma ağrılar girmişti. Yanaklarım da aynı şekilde ağrıyordu.

"Ne oldu burada?" diye sordu bir ses. Sesinden anladığım kadarıyla Kang Joon'du.

Eun ve Luhan birbirlerine bakıp gözden kayboldu. Yok anlamıyorum, size en ihtiyacım olduğu zamanda neden yanımda değilsiniz? Arkalarından bakarak gidişlerini izledim.

Kang Joon da yanıma çöktü. Luhan'dan tek farkı daha erkeksi olmasıydı. Yüzüme düşen bir saç tutamını geriye ittiğinde öylece donakaldım. Hayatımın en büyük hatalarından birini yaparak onunla göz göze geldim.

"İyi misin?" Eli elimi hafifçe tuttu.

Valla diyorum ben size bu çocuk niyeti bozdu diye.

"B-Ben iyiyim." Kekelediğim için kendimden nefret ediyordum. Ancak ondan daha önemli bir sorunum vardı: Elimi tutuyordu. Elimize baktım ve elimi büyük bir hızla oradan çekiverdim.

"İyi gözükmüyorsun. Dur. Yüzüne bir şey yapışmış."

Eli yüzüme yaklaşınca yana kaydım. Kaşlarını soru sorarcasına kaldırdı ve elini bir kez daha uzattı. Bu seferde öbür tarafa çekildim. Kaşlarını çatıp bir kez daha elini uzattığında elini havada tuttum. "Olmaz."

"Neden? Yüzünde..."

"Hana'yı bir süre almam gerekiyor." dedi bir ses ve kolumdan çekti beni. Yalpalayarak anca ayağa kalktığımda beni hala çekiştiriyordu. Az kalsın yere yapışıyordum. Kolumu kurtarıp beni deminden beri çekiştiren kişiye bakınca ayrı bir şok yaşadım.

"Ölüyordum Kai, bilmem farkında mısın?" dedim normal olduğunu umduğum bir ses tonunda.

Eli yüzümdeki bir şeyi çekti. Tatlı bir ayıcığın bulunduğu bir yapıştırmaydı.

"Sus." dedi. Ses tonu sinirli değilde bir şeyler karıştırıyormuş gibiydi. Arkasını dönüp bir şeyler yapmaya başladı.

"Ne yapıyorsun sen?" diye sordum gözlerimi kısarak. Ne yaptığını görmeye çalıştım ancak onun koca vücudundan başka hiçbir şey göremiyordum.

"Gözlerini kapat."

"Neden?"

"Kapat dediysem bir sebebi vardır."

Ellerimi göğsümde birleştirdim. Ofladım ve bir daha "Neden?" diye sordum.

"Eun'u çağırmamı ister misin?"

Aşk OyunuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin