〃Haksızlık〃

50 6 11
                                    

'Yine mi sen?' diyerek bu tarafa geldi. Neden her yerde Levi ile karşılaşmak zorundaydım? Tam karşımda durup bana bakıyordu. Yine hiçbir şey demeyeceğimi anlayınca 'Tch, kenara çekilecek misin, yoksa burada dikilmeye devam mı edeceksin?'dedi.

Sadece atı seviyordum. Burada bir sürü başka at var ona gitseydiya illaha buraya gelecekti. Yönümü ata geri döndürdüm. 'Burada bir sürü at var efendim. Onlara gidebilirsiniz.'

Levi'dan herhangi bir hareket belirtisi gelmedi. Aksine kollarını bağlayarak bana baktı. 'Kendi atım yerine bir başkasına mı gitmeliyim?'

Kendi atı mı? İnanamıyorum yine rezil olmuştum. Yüzümün yandığını hissediyordum. Utanarak kafam aşağıda kenara çekildim. Levi kenara çekilince atın önüne geldi. Elini atın kafasının üstüne götürdü ve sevmeye başladı.

'Daha önce kimse atımı sevememişti. Hiç kimseyi istemez. Kendini sevdirmesine şaşırdım.' dedi bana bakmadan. At sahibine çekermiş derler.

Hiç şaşılacak bi durum değildi. Kendisi de öyleydi. 'Küçüklüğümden beri atlara karşı zaafım vardır. Nasıl yaklaşılması gerektiğini bilirim. Tabii atlarda beni çok sever. Daha önce kendini sevdirmek istemeyen bir at olmadı.'

Levi başka birşey demedi. Bana bakmadı bile. Hah! Sanki umrumdaydı. Atının olduğu bölmenin kapağını açtı ve atı dışarı çıkardı. Duvara asılı olan eyeri atın sırtına taktıkdan sonra üzerine bindi. Kısa bir anlığına göz göze geldik. Kafasını geri öne doğru çevirdi ve ahırın çıkışına yöneldi.

Niye tamda onun atına gittiysem zaten. Kendi kendime kızarak yatakhaneye geri döndüm. Kızlar yavaş yavaş uyanmaya başlamıştı.

Herkes uyanınca hep beraber yemekhaneye gittik. Sabah pek birşey yememiştim. Yine yesem fena olmazdı.

Tepsilerimizi alıp masalara oturduk. Havadan sudan sohbet ettikden sonra avluya çıktık. Tina'nın dediğine göre öncelikle Hange-san ile antreman yapacaktık. Sonra sırasıyla Moblit, Mike ve Nanaba ile antreman yapacaktık. En sonda ise kendi halimizde antremanlara devam edecektik.

~1 hafta sonra~

Hepimiz avluda toplanmış Erwin'i bekliyorduk. 2 gün sonra sefere çıkacağımız söylenmişti. Yeni gelen ben ve diğer acemiler -liderleri yüzbaşı olan- takımlara katılacaktık. Hange, Moblit, Mike, Levi, Nanaba ve son olarakta Erwin ile 6 tane takım vardı.

Kendi aramızda konuşurken Erwin geldi. Hepimiz onun geldiğini görmesiyle hazır ola geçtik. Erwin seferin kısaca nasıl olacağından bahsetti. Sonrada ben dahil 4 acemiyi yanına çağırdı. Luke ve James'i Mike'ın takımına kattı. Ben ve Chris'i ise Levi'ın takımına verdi.

Levi bunu duymasıyla Erwin'in yanına geldi ve 'Cidden acemileri benim emrim altınamı veriyorsun?' dedi sinirle. Erwin herhangi bir belirti göstermeden Levi'a baktı. 'Biliyorsun Levi, geçen ki seferde takımından bir çok kişi eksildi. Böyle olmak zorunda. Hem onlar acemi onlara birşeyler öğretip, koruyabilirsin.' dedi Erwin.

Nasıl kendinden üst rütbeli biri ile böyle konuşuyordu? Erwin hiç rahatsız olmuş bile görünmüyordu. Levi hala sinirle Erwin'e bakıyordu. 'Güçsüzlerle işim olmaz. Birde bebek bakıcılığı yapamam' dedi.

Bu adam şaka olmalıydı. Chris yanımdan hemen ayrıldığı için duymamıştı ama bende görmezden gelemeyecektim. Hışımla ikisinin yanına gittim. Levi'a kaşlarımı çatarak bakarken 'Saygısızlığımı affedin ama düşündüğünüz kadar güçsüz değiliz kaptan. Acemi olmamız birşeyleri başaramayacağımız anlamına gelmiyor.' dedim hiddetle.

Savaşcı / AOTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin