Sabah erkenden uyandım. Hazırlandığım gibi aşağıya indim. Eren ve Mikasa çoktan uyanmış kahvaltı hazırlıyorlardı.
'Günaydın' diyerek yanlarına yaklaştım. 'Günaydın' dedi Mikasa. 'Günaydın Anabel' dedi ardından Eren.
'Senin dinlenmem lazımdı Eren. Neden erken uyandın? Bugün deney yapacağız, yorulacaksın' dedim ve buzdolabına yöneldim.
İçinden salatalık ve domates alıp buzdolabının kapağını kapattım. 'Bende aynısını dedim. Ama beni dinleyen mi var?' dedi Mikasa.
'Bana çocukmuşum gibi davranmayın. Ne yapılacağının farkındayım.' dedi ve sinirli bir şekilde yanımızdan ayrıldı Eren. 'Ahh, klasik ergenler' diyerek elimdeki sebzeleri yıkamaya başladım.
'YETER ARTIK! ŞUNU DEMEYİ KESİN!' diye bağırdı Eren. Ardından mutfağa Connie girdi. 'Neyi var bu çocuğun?'
'Çocuk gibi davranıyormuşuz' dedi Mikasa. Yaptığı işi daha bir hırsla yapıyordu. Kesinlikle sinirlenmişti.
Connie'yi elimle gel işareti yaptım. Yanıma gelince domates ve salatalıkları ona verdim. 'Ben bi Eren'e bakayım' dedim ve mutfaktan dışarı çıktım.
Öncelik olarak odasına baktım ama orada yoktu. Salona baktım ama burada da yoktu. Bu kadar kısa sürede nereye kaybolmuş olabilirdi ki? En sonunda dışarı çıktım.
İlk olarak avluya göz gezdirdim. Sonra ahırın olduğu yere gittim. Kapıyı açıp içeri baktım ama Eren burada yoktu. Ahırın kapısı geri kapattım ve karargâhın arka tarafına gittim.
Eren çimenlerin üzerine oturmuş ve karşısındaki gölete bakıyordu. Eren'i bulunca rahat bir nefes aldım. Yanına gittim ve bende çimenlerin üzerine oturdum.
Eren bana kısa bir bakış attı, sonrasında önüne geri döndü. Bir süre bir şey demeden oturduk.
En sonunda konuşmayı ben başlattım. 'Biliyorum, bize kızıyorsun ama biz de senin için endişeleniyoruz.'
Eren bir süre daha sessiz kaldı. 'Bana çocuk muamelesi yapılmasından nefret ediyorum. Küçüklüğümden beri aynı muamele' dedi..
'Pekala anlıyorum. Ama bizim yerimizde olsan. Sende bizim için endişelenmez miydin?'
'Endişelenirdim' diye mırıldandı Eren. 'Ama herkes aynı şeyi söylüyor ve bir süre sonra bıkıyorum.' diye devam etti.
'O zaman diğerleri ile konuşalım. Kendini onlara ifade edersen seni anlayacaklardır. Ama sen de güçlüymüşüm gibi davranma. Arada bir de olsa kendini arkadaşlarının seni düşünmesine izin ver' dedim ve Eren'e bakıp gülümsedim.
'Hadi gel içeri geçelim' diye kalktım ve elimi Eren'e uzattım. Eren biraz tereddüt etti. 'Daha demin ne demiştim ben?' diyerek kıkırdadım. Eren de bu dediğime gülümsedi ve elimi tuttu.
Eren elimle destek alıp yerden kalktıktan sonra ellerini ceplerine soktu. Birlikte karargâha yöneldik.
İçeri girip direkt mutfağa ilerledik. Mikasa ve Connie dışında hâla birileri yoktu. Eren'e gözlerimle arkadaşlarını gösterdim.
Derin bir nefes aldı. 'Bir anda size çıkıştığım için özür dilerim. Deney olayı beni iyice geriyor. Beni düşündüğünüzün farkındayım ama tekrar tekrar aynı şeyleri duymaktan bıkıyorum.' dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Savaşcı / AOT
Fanfiction-Erişim engellerine inat devam ediyoruz- "Bize bunu daha önce anlatmalıydın" "Özür dilerim b-ben ya-" "Hayatını, hayatımızı nasıl bir tehlikeye attığının farkında mısın?!""Bize güvenmedin" "H-hayır sa-sadece.." "SADECE NE" *** Aotxreader kitabıdır.