〃Geçmişten Gelen Tanıdık〃

27 2 6
                                    

-Bir kaç gün sonra-

'Anabel! Uyan!'

'....'

'Anabel sana diyorum uyansana'

Bana seslenilmesi ve sarsılmam üzerine gözlerimi açtım. Kısa sürede kendime geldim ve başımda dikilen kişiye baktım.

'Saatlerdir seni arıyorduk. Bizi ne kadar endişelendirdin' dedi Hange kızgınlıkla.

Ne kadar zamandır burda olduğumu bilmiyordum. İçerde bunalınca dışarıya gizli yerime gelmiştim. Ağaca yaslanınca uykuya dalmış olmalıydım.

'Saat kaç?'

'Altı oldu çoktan'

Kendi kendime hesaplama yapmaya çalıştım. Güneş tepedeyken gelmiştim. Tahmini altı saattir yoktum.

Ayağa kalktım ve ilerdeki muhteşem göl manzarasına baktım. 'Onu buraya getirecektim...' dedim usulca.

'Kimi?'

'Petra'yı. Seferden sonra aklıma koymuştum. Birlikte yaptığı yeni çaydan içecektik'

Hange yanıma yaklaştı ve omzumu desteklemek adına sıktı. Öyle yapınca Hange'ye döndüm. 'Neyse gidelim daha fazla bizi merak etmesinler. Hem burada boşuna ağıt yakıyorum. Neler olacağı söylenmedi zaten bana. Güvenilmedi..' dedim son sözlerimi imalı söylerken.

Hange'ye bakmadan hızla uzaklaştım oradan, peşimden bana seslenerek geliyordu ama bana yetişmesine fırsat vermeden gizli yerden çıktım ve karargâha ilerledim.

Kapıdan içeri girmemle tüm gözler benim üzerimde toplandı.

'Sonunda!'

'Bu zamana kadar neredeydin?'

'Senin için çok endişelendik!'

Art arda şeyler söyleyince hepsini durdurdum. 'Kusura bakmayın. Ormanın derinliklerine girmiştim. Ağacın birine yaslanınca uyuyakalmışım. Çok özür dilerim'

Konuşmam bittiği an Hange kapıdan Levi ise merdivenlerden aşağı geldi. Bana garip bir şekilde baktığını fark ettim. 'Bundan sonra kim nereye gidecekse en azından birine haber verilecek' dedi ardından.

Omuzlarımı silkerek Levi'ın yanından geçtim. 'Tabii' demeyi ihmal etmedim ve yukarı kata çıkıp kendi ofisime girdim.

Masanın üzerinde olan yığınlarca dosyalara baktım. Yüzbaşı olmak cidden çok zordu..

Seferden sonra hâyli azaldığımız için Erwin deneyimli kişileri yüzbaşılığa terfi etmişti. Çok kişi kalmadığı için mecbur bende olmak zorunda kalmıştım. Masamın yanına gittim, sandalyeme oturdum ve arkama yaslandım.

Tam bir şeyler düşünmeye başlayacakken odaya Hange girince dikkatimi ona verdim. 'Sana güvenilmediği felan yok' dedi. Sinirlenmiş görünüyordu.

Ayağa kalkarak Hange'nin yanına gittim. 'Gerçekten mi?' dedim alayla. 'O zaman bu olan da neydi? Erwin bir şeyleri önceden tahmin etti. Güvendiği kişilere söylemeyi tercih etti. O kişilerin arasında ben yoktum Hange'

Hange kafasını olumsuz anlamda salladı. 'Elbette sana güveniyor-' Daha fazla bir şey söylemesine fırsat vermeden onu susturdum.

'Hayır Hange. Öyle olsaydı bana da söylerdi!' ses düzeyimi kontrol edemiyordum artık. Öfkeden delirmek üzereydim.

'Saçmalama! Sen kendin diyorsun Erwin'in bildiği şeyler vardır diye. Demekki bir şey varki sana söylemedi!' Hange'de sesini yükselterek konuşmuştu.

Savaşcı / AOTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin