24. Bölüm - Sürpriz Ziyaret

2 1 0
                                    


Ekin'in evinde yas rüzgarları eserken, Asya uyanmış, Cemre ve Demokan'ı da uyandırmıştı.

Kahvaltı hazırlayıp, kendisi birkaç lokmayı ağzına attıktan sonra, "Ben geç kalıyorum gençler, size afiyet olsun." diyerek çantasını aceleyle koluna geçirdi. Kapıdan çıkmadan sahte bir ağlama ifadesini yüzüne takınıp, "Kahrolsun pazartesi." diyerek evden çıktı.

Cemre arkasından, "İyi çalışmalar, Asya Abla!" diye bağırdı. Demokan da o da sessiz sedasız, önlerindeki leziz kahvaltıya yumulup, tek kelime etmeden kahvaltılarına devam ettiler.

Asya ofise koştur koştur girip masasına oturdu. Bilgisayarını açmak için eğildiğinde patronu Fahrettin Bey'in odasından çıkıp kendisine doğru geldiğini gördü. 'Hayırdır inşallah?' diye geçirdi içinden. Fahrettin Bey Asya'nın kapısına geldiğinde durdu. Donuk bir suratla Asya'ya baktı birkaç saniye. Sonra aynı ifadesizlikle konuşmaya başladı.

"Asya Hanım bilgisayarınızı açmanıza gerek yok, sizinle önemli bir konu hakkında konuşmamız gerekiyor. Birkaç dakika içerisinde ofisime bekliyorum sizi." dedikten sonra arkasını dönüp gitti.

Asya anlam veremedi, ne için konuşacaktı ki bu adam? Elini bilgisayarın tuşundan çekip masasından kalktı. Fahrettin Bey'in kapısına geldiğinde kapıyı tıklatmadan önce duraksadı. İçi içini yiyordu, çünkü Fahrettin Bey ifadesiz bir surat takınmışsa bu kötüye, çok çok kötüye işaretti.

Derin bir nefes alıp kapıyı iki kez tıklattı. İçeriden 'Gir.' cevabını aldıktan sonra kapı kolunu usulca çevirdi.

Fahrettin Bey bilgisayardaki işine yoğunlaşmış havası veriyor, Asya'nın olduğu tarafa bakmaya tenezzül bile etmiyordu. Bu durum gerçekten kötü şeyler olacağına işaretti, artık kesindi bu. Asya patronunun masasına yaklaşıp ellerini önünde birleştirerek bir süre dikildi. Adam hiçbir şekilde konuşmuyor, Asya'nın kalbine oturan öküzün baskısını daha da arttırıyordu.

Fahrettin Bey eliyle masasının önündeki sandalyeleri işaret ederek, "Oturabilirsiniz." dedi.

Asya'nın vücudundaki her bir nokta titriyordu. Adamın dediğini yaptı ve sandalyelerden birine oturdu. Titremesi yüzünden biraz tökezlediği için sandalyesinden sinir bozucu bir ses çıkmıştı. İçinden, 'Hiç yardımcı olmuyorsun, gerizekalı.' diye kendi kendine söylendi. Adamınsa hiç umurunda değildi sanki. Hatta Asya orda yokmuş gibi davranıyordu.

Asırlar gibi gelen bir sürenin ardından nihayet yönünü Asya'ya çevirdi ve konuşmaya başladı, "Asya Hanım biliyorsunuz ki şirketimiz şu sıralar oldukça sıkıntılı bir dönemden geçiyor..." öyle miydi gerçekten? Öyle olması imkânsızdı, çünkü öyle olsa Asya bilirdi. Bu gibi bilgileri birinci ağızdan, bizzat öğrenebileceği bir departmanda çalışıyordu. "...Bu nedenle şirket olarak bir küçülmeye gitmeye karar verdik ne yazık ki. Şirket genelinde bir performans değerlendirmesi yaptık ve en düşük performansa sahip olanların bir listesini çıkardık. Yine ne yazık ki bu listede sizin de adınız var. Korkarım ki artık bizimle çalışamazsınız."

Adamın sözleri bittiğinde afallamıştı Asya. Sanki yoldan geçen iki kişinin diyaloğuna şahit oluyordu, ya da 'İşinden Kovulan Kızın Dramı' isimli bir tiyatro sahnesi izliyor gibiydi.

Ne saçmalıyordu bu adam? En iyi performans gösteren elemanlarından biriydi Asya. Tamam, Fahrettin denen bu herif Asya'yı hiç sevmezdi, uzun zaman önce yaptığı sarkıntılıklarına karşılık vermedi diye, ama gerekçesi bu olamazdı.

Sakinliğini korumaya çalışarak, "Bu doğru olamaz. Şirket içerisinde işini layığıyla yerine getiren sayılı kişilerden biriyim. Böyle bir ithamı asla kabul etmiyorum." dedi.

Günah TohumlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin