Evin yolunu tutan Asya, iç dünyasında saydırmaya başladı
'Bu adama ne yaptım ben?'
'Sadece enerjisini emiyorum diye mi bana pislikmişim gibi davranıyor yani?'
'E iyi de bu benim elimde olan bir şey değil ki. Bilerek mi yapıyorum ben bunu?'
'Hem ne olursa olsun öyle davranmasını gerektirmez ki bu durum!'
Cebelleştiği bu düşüncelerle aklını yitirmesine ramak kalmıştı ki bir nebze olsun dikkatini dağıtmasını umarak telefonunu çıkarıp Cemre'yi aradı.
İlk çalışta telefon açıldı.
"Nerdesin Asya Abla sen? Milyon kere aradım, mesaj attım." dedi sitemle. Asya telefonu kulağından indirip ekrana baktı. Ne mesaj vardı ne başka şey.
"Yoo ne mesaj var ne de arama."
"Allah Allah seni arıyorum diye başka birini mi aradım ki acaba?" dedikten sonra Cemre de telefonu kulağından indirip anasayfaya, ordan da arama kaydına girdi. Başkasını değil Asyayı aramıştı. Ordan çıkıp WhatsApp'a girdi. Mesajları ona atmış, hepsi de iletilmişti."Asya Abla emin misin? Arama kaydında seni aradığım ve WhatsApp'taki mesajımı da sana attığım görülüyor. Üstelik mseajlarım da iletilmiş. Hayırdır inşallah." dedi.
"Dur bakalım daha ne kadar garipleşebilir işler. Evet, bu da garip bir olay, ama daha garip bir şey duymaya hazır mısın?"
"Bismillah! Ne oluyor?"
"Demokanla buluştuk."
"NEEEE?! Hemen anlat, çabuk! Ne oldu?"
"Gündüz Ekin aradı. Sabah onu aramıştım ya hani. Miraç'ın ev sahibi evden çıkarıp patronu da işten kovmuş. Miraç da Ekin'in evine taşınmış."
"Asya Abla bunların konuyla ne ilgisi var şimdi?"
"Kızım dur bir saniye. Anlatıyorum işte. Neyse Ekin bana Demokan'ı sordu. Ben de biliyorsun işte erteleyip duruyordum. Arayamadım diye geçiştirdim. Ama fark ettim ki ne kadar ertelersem o kadar bataklığa sürükleneceğiz, akşam iş çıkışı onu aramaya karar verdim. Aradığımda çemkirdi bana. Neden uyarısını takmayıp ondan bahsettiğimin, benim yüzümden uyuyamadığının hesabını sordu. Sonra ben de mecbur kaldığımı yardımına ihtiyacım olmasaydı aramayacağımı söyledim. Sonra 'Arkadaşın bir konuda haklı, beni arayıp sormuyorsun diye sana tavır yapacak değilim, sen yeter ki beni anma.' gibisinden laf soktu. Eskişehir'de olduğunu söyleyip 'Buluşalım anlat derdini.' deyince buluştuk."
"Ee? Ay çatlatacaksın adamı Asya Abla. Sonra ne oldu?"
"Buluştuk işte. Tokalaştığımız esnada masada duran bir bardak vardı, koca bir gürültüyle patladı, düşünebiliyor musun?
"Oha!"
"Adam yine aynı ifadesizlikle ve soğuklukla yaklaştı Cemre bana, sinirlerim bozuldu. Oturduğumuz 40 dakika boyunca diken üstünde gibiydim. Neyse durumu anlattım. Sonra Miraç'ın fotoğrafı vardı ya, vücudundaki yazıyı çektiğimiz, onu gösterip ne anlama geldiğini sordum. Arapça bilmediğini, ama öğrenebileceğini söyledi. Sonra gözlerini kapatıp transa geçti. O an sen yanımda olsaydın korkudan aklını yitirirdin, Cemre. Adamın etrafında garip titreşimler, dumanlar falan oluştu. Gözlerini açtığındaysa bir süre başını ovuşturdu. Önce sağlam bir boka batmış olabileceğimizi, sonra da yazının çevirisini söyledi, 'Vazgeçin yoksa ölürsünüz.' anlamına geliyormuş. Akşam da konuyla ilgili detaylıca ilgilenip bir şey öğrenince arayacakmış. Sonra kalktık, çıkarken enerjisini sömürdüğümü, aslında beni görmek dahi istemediğini söyleyip beni göt gibi ortada bırakarak çekip gitti."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Günah Tohumları
TerrorRüyalar, sadece 7 saniyelik bir sürecin ötesinde, kapıları bilinmeyen diyarlara açan gizemli bir fenomendir. Kimi bu gizemli âlemi, bilinçaltımızın derinliklerinde kaynayan gerçeğin yansıması olarak görürken, kimileri ise büyük ya da küçük olasılıkl...