Gün ışığı, alacakaranlığın pusla doldurduğu Erzurum sokaklarını hüzünlü bir kızıla boyarken, çocukken geçirdikleri kazayla kaybettiği ana babasının yerine koyduğu, baba bildiği adamı kaybettiğinden bu yana 3 gün geçmişti. Vücudu iflas noktasına gelip de kendiliğinden şalteri indirdiği anlar dışında, neredeyse hiç uyumamıştı. Uyuduğu 1 saatten bile az zaman dilimlerine de uyku demek bin şahit isterdi.
Odasının bir köşesinde gözleri ağlamaktan tanınmayacak kadar şişmiş, sessiz hıçkırıklarla ağlayan Demokan'ın aksine evde yoğun bir hengâme, koşturmaca süregelmekteydi. 2 katlı evin, onun odası hariç tüm odalarını dolduran kalabalığın uğultularına karışan, hüzünlü nağmelerle Kur'an okuyan hocanın sesi onun kulaklarına çalınsa da aldırış etmiyordu. Bir put gibi orada kaskatı oturuşu nedeniyle, onun orada taşlaşmış bir heykel olduğu sanrısına kapılabilirdiniz. Ağzına, Emir Kulu kardeşlerinin zar zor tıktığı birkaç lokma yemek, birkaç yudum su hariç neredeyse hiçbir gıda girmemişti.
Kapalı kapısı çekingen 2 tıkla çalınmıştı. Beklemediği bu sesle hafifçe irkilse de ne yönünü kapıya çevirdi ne de bir şey söyledi. Kısa bir sessizliğin ardından kapı açıldı ve içeriye orta yaşın üstünde bir adam girdi.
Bu, Molla'nın uzak akrabalarından olan kuzenlerinden biri, Agâh Amca idi. Sessizce odaya girip, usulca kapıyı kapattı. Aksak adımlarla Demokan'ın yanına kadar geldi ve usulca tam karşısına oturdu. Ardından o da onun gibi pencereden dışarıya bakmaya başladı.
Ara ara çaktırmadan Demokan'a bakıyordu. Bir yandan da söze nereden gireceğinin muhasebesini yaptığı iç diyaloğuna gömülmüştü. Ürkütmek istemediği bir ceylan yavrusuna yaklaşırcasına temkinli bir şekilde hafifçe ona doğru eğilerek, "Selamün aleyküm, evlat." dedi.
Demokan cevap vermemişti. Hatta dönüp bakmadı bile.
"Başımız sağ olsun... Özür dilerim, duyar duymaz gelemedim. Ama beni saldıkları ilk fırsatta çıkıp geldim. İşler sağ olsun son zamanlarda pek arayıp soramadım, ama Veli abimi çok severdim... Gerçekten tarifi zor bir kayıp bu, bilemiyorum nasıl..." sözlerinin sonuna doğru boğuklaşan sesi son kelimede düğümlendi ve yumruk yaptığı elini dudaklarının üstüne bastırdı, mühürlemek ister gibi... Dolan gözlerini Demokan'dan kaçırarak tekrar pencereye yöneltti.
Ciğerine doldurduğu titrek hava, bastırmaya çalıştığı hıçkırıklarının bir işaretiydi adeta. Diğer eliyle Demokan'ın dizine 2 defa vurarak, "Olan oldu evlat... Bu işin melanet tarafı da bu işte. Emir Kulu olan herkesin, kader planında bu savaşlara mağlup düşmek de var maalesef..."
Demokan yüzünü acıyla buruşturdu. "Ben sebep oldum buna, Agâh Amca. O geri zekâlıları buraya getirerek Veli Baba'mın ölüm fermanına ben imza attım." dedi ve tekrar ağlamaya başladı.
Agâh, Demokan'ın dizine koyduğu elini sessiz hıçkırıklarla silkinen omzuna götürdü. "Deme öyle evlat, kendine haksızlık ediyorsun. Olay senin sandığından da büyük." dedi.
Demokan ıslak gözlerini yavaşça ona dönerken kaşları çatıldı.
Bu sessiz soruya cevaben, "Veli abi bu illetle delikanlılık çağlarından beri uğraşıyordu. Evet senin bu duruma vesile oluşun, diğerlerinin dahil olması garip bir tevafuktan ibaret ama bu ne senin ne de diğer arkadaşlarının suçu... "diyen Agah'ın sözlerini yarıda kesti Demokan.
"Sakın Agâh Amca! Sakın bana onları savunma! Ayrıca o aptalların bir tanesi bile benim arkadaşım değil." diye çıkıştı.
"Anlıyorum evlat. Öfkelisin, yastasın. Ama şunu çok ama çok iyi bil ki bu uğraştığımız illet hepimizden de büyük. Öyle büyük ki hatta ne seni ne beni kapsıyor yalnızca. Hatta ve hatta Asya ve Miraç'ı bile kapsamıyor. Tüm dünya tehlikede olabilir. O sebeple yasını tutup, adam akıllı toparlanıp bir an önce kendine gelmen şart! O insanları sevmek zorunda değilsin ama bu meselede bize yardımı dokunabilecek tek kişiler onlar, emin ol. Hatta duyduğuma göre onlar da yardım etmeye hazır ve nazırlar."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Günah Tohumları
TerrorRüyalar, sadece 7 saniyelik bir sürecin ötesinde, kapıları bilinmeyen diyarlara açan gizemli bir fenomendir. Kimi bu gizemli âlemi, bilinçaltımızın derinliklerinde kaynayan gerçeğin yansıması olarak görürken, kimileri ise büyük ya da küçük olasılıkl...