"Hoş geldin Demokan."
"Hoş buldum."
"Buyur geç içeri." diyerek yana kaydı ve onun geçmesine izin verdi.
Demokan acısı bu denli tazeyken bu karşılaşmaya pek de hazır olmadığını hissetti ama artık geri dönüşü yoktu. Gardını şimdi düşüremezdi.
Herkesin onu hacı bekler gibi beklediği salona girdiğinde uzun tutmadığı bakışlarla hepsinin yüzünü hızla taradı, "Merhaba." dedi.
"Merhaba, hoş geldin." dediler bir ağızdan.
"Veli Baba'mın uzaktan kuzeni Agâh Amca var. Bizim teşkilatın askeriyedeki uzantısı. Haberi alınca buraya geldi ve konakta şu an. Malum konu sizi de ilgilendirdiği için birlikte konağa dönmemiz gerekiyor. Sizin için de uygunsa hazırlanın, sonra da yola çıkarız." dedi duraksamadan.
"Tabii nasıl uygunsa... Bir 10-15 dakika içerisinde toparlanırız biz. Sonra da çıkarız." dedi Miraç, daha sonra diğerlerine dönerek, "Hadi kızlar." dedi.
Talimat doğrultusunda herkes eşyalarını toplayıp kapının önünde buluştular ve evi hep birlikte terk ettiler.
Konağa girdikten sonra avludaki fergulelerden birinde kahve içen Agâh amcayı gördüler ve ona doğru yöneldiler. Onların kendisine doğru geldiğini gören Agâh amca ise elindeki fincanı önündeki sehpaya bırakarak ayaklandı ve onlara doğru o da yürümeye başladı.
Orta noktada buluştuklarında dünkü tanışma faslı hiç yaşanmamış gibi kendini yeniden tanıttı, "Merhaba gençler, ben Agâh." dedi herkese elini uzatarak.
Her biri bu mini tiyatroyu bozmadan isimlerini söyleyerek onunla tokalaştılar.
"Hadi siz gidip eşyalarınızı bırakın. Sonra da buraya gelin bir konuşalım." deyince Agâh amca, Demokan onun yanında kaldı diğerleri de talimata uyup onlar için daha önce tahsis edilmiş aynı odalarına eşyalarını bırakıp geri aşağı indiler.
Onların geldiğini görünce Agâh Amca tekrar ayaklandı ve ferguledeki boş yerlere oturmaları için eliyle işaret etti. Herkes yerleşince de söze girdi. "Evet gençler anlatın bakalım, neler oldu?"
Yine bir gece önceki durum yaşanmamışçasına anlattıkları her şeyi yeniden anlattı Miraç. Sonra senaryo gereği Asya sözü devralıp, Agâh amcanın sorgusu üzerine eklediği bilgilerle devamını getirdi.
Asya'nın aslında durumun bu hale geleceğini ve Molla'ya engel olabileceğini duyan Demokan hiddetle, "Bir saniye, sen şimdi durumun sonucunu bildiğini, onu engelleyebileceğini ama engellemediğini mi söylüyorsun, Asya?" diye çıkışarak ayaklandı.
"İnan bilmiyordum, Demokan. Tamam, tehlikeli olduğunu biliyordum ama buralara kadar gelebileceğini nereden bilebilirdim? Hem çok ısrar ettim, kabul etmedi. Zorla söz verdirdi, yani razı değildim." diye kendini savunmaya çalıştı Asya.
"Bırak Allah aşkına bu ayakları! Hepiniz kendi götünüzü kurtarma derdindesiniz. O orospu çocuğu başkasına, özellikle de sizden birine zarar vermesin diye onun kendini feda etmesine göz yummuşsun resmen. Başka açıklama sunabilir misin?"
Kardeşine haksız yere bağırılmasından hoşnut olmayan Miraç araya girerek, "Kardeşim haksızlık etmiyor musun? Biz bu meseleden sadece kendimizi düşündüğümüz için değil, tehlikede olabilecek başkaları da varsa zarar görmesin diye kurtulmak istediğimiz için buralara kadar geldik. Böyle bir şeye istemeden de olsa sebebiyet vermekten hoşnut muyuz sanıyorsun?" dedi.
"Sıçarım lan kardeşine de sana da! Kardeşin falan değilim ben senin!" dedikten sonra Agâh amcaya dönerek, "Bu insanlar mı bu 'Ulu Dava'da bize yardımcı olacak amca?" dedi Demokan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Günah Tohumları
HorrorRüyalar, sadece 7 saniyelik bir sürecin ötesinde, kapıları bilinmeyen diyarlara açan gizemli bir fenomendir. Kimi bu gizemli âlemi, bilinçaltımızın derinliklerinde kaynayan gerçeğin yansıması olarak görürken, kimileri ise büyük ya da küçük olasılıkl...