47. Bölüm - Emir Kulları Sivrihisar Gizli Üssü

9 0 0
                                    

Kapıdan içeriye girdiklerinde, ilerlemeksizin bir anda durunca içinde oldukları şeyin devasa metal bir küp olduğunu gördüler. Metal kapı tamamen kapanıp onları zifiri karanlıkta bıraktıktan birkaç saniye sonra cılız floresan bir ışık tepede yandı ve metal küp büyük bir gıcırtıyla sarsılarak hareket ettiğindeyse onun bir asansör olduğunu anladılar.

Yaklaşık bir dakika süren bir yolculuk sonrası başlangıçtaki gibi gıcırtılı sarsıntıyla tekrar durduğunda yukarıdakine benzer bir metal düzenek tekrar yükselmeye başladı ve oldukça aydınlık bir otoparka açıldı. Kapının ağzında bekleyen ve onları oraya getiren askerlerinkine benzer farklı üniformalı üç kişi elleriyle park edecekleri yeri işaret ettiler.

Arabadan indiklerinde Agah komutan, "Selam gençler nasılsınız?" dediğinde hep bir ağızdan gür bir sesle bağırdılar.

"Sağ ol Komutanım!"

Diğerlerinden daha rütbeli olduğu, diğer dört askerin omuzlarındaki apoletlere fazladan eklenmiş bir çizgi ile belli olan öne çıkarak, "Yolculuğunuz iyi geçmiştir umarım Komutanım. Talebelerin odaları ve diğer her şey hazırlandı. Öncelikli olarak yerleşmek ve dinlenmek mi istersiniz yoksa turumuza başlayalım mı?" dedi.

Agah komutan, "Eyvallah evlat. Kazasız belasız geldik, şükür. Eğer gençler de isterlerse önce odalarına yerleşsinler. Ardından da etraflıca gezdirirsiniz. "diyerek beş kişiye döndü.

Her biri birbirine bakıp "Fark etmez," dercesine omuz silkince Demokan sözcülüğü devralıp, "Yorgun değiliz komutanım. Bir an önce, öncelikli olarak neyin ne olduğunu, eğitim alanlarını iyice öğrensinler ki dersin olacağı gün bunlarla vakit kaybetmeyelim. Malum zaman kısıtımız oldukça büyük. " dedi.

Konu üzerine hemfikir olunduktan sonra rütbeli asker önde diğerleri arkada valizleriyle birlikte tesis içerisine girdiler. Loş bir koridorda harf ve sayı kombinasyonları ile isimlendirilmiş birkaç kapıyı geçtikten sonra sondaki kapıyı aşarak bir başka koridora geçiş yaptılar. İlerlemeden önce asker onları durdurarak cebinden beş tane çipli kart çıkarttı ve dağıtırken anlatmaya başladı.

"Bu kartlar yüksek korumalı odalarınızın giriş kartları. Her birinizin oda numarası kartlarınızda yer alıyor. Odalarınızda ihtiyaçlarınıza uygun olarak banyo, tuvalet, yatak, dolap, masa ve sandalyeler mevcut. Tesis içerisindeyken dış dünya ile bağlantınız tamamen kopmuş olacak. Odalarınızın duvarlarında telekomünikasyon sistemlerinizi devre dışı bırakacak sinyal kırıcı donanımlar kaplıdır. O sebeple tesis bünyesindeki bilgisayarlar haricinde şahsi telefon ve bilgisayarlarınız herhangi bir şekilde sinyal almayacaktır. Bunun amacı tahmin edersiniz ki dışarıdan içeriye veya buradan dışarıya sızdırılabilecek bilgilerin önüne geçmektir. Sormak istediğiniz bir soru var mı?"

"Yok, Samet kardeşim. Zaten gerekli bir şey olursa ben arkadaşlara yardımcı olurum. " diye yanıtladı Demokan.

"Tamam abi. O zaman siz yerleşin. Ben kapının önünde sizi bekliyor olacağım."

Adının Samet olduğunu öğrendikleri genç adam girdikleri kapıdan çıkınca her biri elindeki kartta yazılı kapıya doğru yöneldiler. Odalar koridordaki kasvetli havanın aksine ferahtı. Bembeyaz boyanmış duvarlara tezat koyu gri mobilyalar odanın havasını değiştiriyordu. Oldukça geniş dolabın içerisinde havlu, bornoz ve birkaç nevresim vardı. Masa üzerine yerleştirilmiş kalınca kitaplar, defterler ve gerekli kırtasiye gereçleri mevcuttu. Banyoya girdiklerinde ihtiyaçlara uygun tüm malzemelerin hazır bulunduğunu görünce hepsi içinden Ekin'e söylendi, "Ulen Ekin, boşu boşuna masraf yapmışsın kızım ya..."

Hepsi yerleşip üzerlerine daha spor kıyafetler giydikten sonra kapılarının önünde buluştular.

***

Günah TohumlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin