Yol boyunca duraksadıkları ihtiyaç, yemek ve kahve molaları sonrasında nihayet Eskişehir'e varmışlardı. Şehre girdikten sonra sırayla Miraç'ı evlerine, Ekin'i yoğun ısrarları sonucu bankaya, Demokan'ı da Emir Kullarının evine bıraktıktan sonra kendi evlerinin önüne ulaştı Asya ve Cemre.
Halen onu ailesinin yanına göndermek konusunda ısrar ettiyse de inatla direndi Cemre. "Elimi, kolumu, başının etini yememem için de ağzımı bağlayıp bagaja falan tıkıp göndermen gerekiyor Asya abla. Bizimkilerin yanına, şu şartlarda ancak öyle giderim." dedi.
Baştan kaybedilmiş savaşında diretmedi Asya. 'Neyse daha zaman var. Bir şekilde kandırır, aklına girer gönderirim,' planına tutunarak konuyu uzatmadı.
Cemre'nin eşyalarının büyük çoğunluğunu Erzurum'a gitmeden önce zaten kendi evine çıkardığı için Asya, Cemre'nin evine uğramadan direkt yukarıya çıktılar.
İlk iş evin içindeki minicik kilere koyduğu devasa iki valizi evin salonunun ortasına açtılar. 'Şu işe yarar, bu yaramaz, bu kesin lazım olur,' dedikleri tüm eşyaları kategorilendirdiler. Geçirecekleri eğitimi düşünerek mümkün mertebe en rahat, en ergonomik kıyafetlerinden seçmeye çalıştılar. Ekin başlarının etini yiyerek "Ben bankadan para çekeceğim. Kişisel bakım ihtiyaçlarından alıp valizinizi doldurayım demeyin. Onlar için alışverişe çıkacağız bir liste yapıp." diye yıldırdığı için şampuan, sabun, lif, ped, pamuk gibi şeyleri almadılar.
Hararetli çalışmaları biterken Asya'nın telefonu çaldı. Ekin bankadaki işlerini bitirmiş, eve, Miraç'ın yanına gelmişti. "Siz ne yaptınız, toplandınız mı?" diye sordu.
"Evet, valizler hazır. Siz de hazırsanız gelip alayım mı?"
"Ben eve yeni geldim ama siz gelene kadar toplanırım. Miraç da işini bitirmiş zaten." dedikten sonra ekledi, "Ha Asya, listenizi yaptınız mı?"
"Yapmadık ama zaten alacaklarımız belli, markete gittiğimizde düşünürüz. O zaman ben çıkıyorum?"
"Tamam, çık sen. İstersen dönüşte uğrayalım markete."
"Bakalım, bir gelelim de konuşuruz."
"Tamam o zaman."
Telefonu kapattıktan sonra Ekin'in evinin yolunu tuttular. Yolda giderken, 'Demokan ne yaptı acaba?' diye düşündü Asya ve Cemre'den çantasındaki telefonu çıkarıp Demokan'ı aramasını istedi.
İkinci çalışta telefonu açan Demokan, "Efendim?" diye yanıtladı.
"Biz Ekinlere geçiyoruz şimdi. Sen neredesin, ne yaptın, halledebildin mi işlerini?"
"Bizim çocukların yanındayım, hala. Hemen bırakmadılar beni. O yüzden Nazmi amcaya uğrayamadım henüz."
"İstersen önce gelip seni alayım, beraber geçelim?"
"Olur. Ne zaman burada olursun?"
"Merkeze indim ben bir beş dakikaya kalmaz orada olurum. Varınca seni ararım, öyle aşağı inersin."
"Tamamdır."
Emir Kulları apartmanının önüne gelince Demokan'ı tekrar çaldırdı. İlk çalışında meşgule düştü, bir dakikadan az bir süre sonra da elinde büyük torbalarla kapıdan çıkan Demokan'ı gördü.
İstikametlerini tekrar Ekin'in evine çevirdiklerinde, "Nazmi amcaya şimdi mi uğramak istersin yoksa sonra mı gidelim?" diye sordu Asya.
"Dükkânı kapatmak üzeredir ya da çoktan kapatmıştır. Yarın uğrarım ben ona." deyince yola devam ettiler.
Ekinlere varınca kapıyı çaldılar, otomatik sesiyle beraber yukarı çıktılar.
Ekin'in "Nerede kaldınız?" sorusu arkalarında beliren Demokanla cevap bulmuş oldu. "Hadi gelin, inşallah yemek yememişsinizdir." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Günah Tohumları
HorrorRüyalar, sadece 7 saniyelik bir sürecin ötesinde, kapıları bilinmeyen diyarlara açan gizemli bir fenomendir. Kimi bu gizemli âlemi, bilinçaltımızın derinliklerinde kaynayan gerçeğin yansıması olarak görürken, kimileri ise büyük ya da küçük olasılıkl...