Hepsi gözlerini ağır ağır açmıştı. Özellikle Asya, göreceklerinden korkarak açmıştı gözlerini. Ancak evin az önceki iğrenç manzarasının yerini eski, normal haline bırakması büyük çoğunlukla şaşırmalarına, ama bir yandan da rahatlamalarına neden olmuştu. Bu gibi şeylerin Demokan'ı ciddi anlamda yorduğu açıkça belli oluyordu.
Oturdukları siyah örtüden bir an önce kalkıp uzaklaşmak istiyordu Asya. Kalkarken kollarında acı hissetti. Bu acının sebebi az önce onlara engel olmaya çalışan varlıklar olmalıydı. Nitekim gözlerini acının geldiği yere çevirince bu fikir doğrulanmış oldu. Kollarında düzensiz çizikler oluşmuştu. Tek tek Ekin, Demokan ve Miraç'ın kollarına da baktı. Gözleri Miraç'ın kollarında durduğunda şaşırmadan edemedi. Çünkü Miraç'ın kollarında, kendisinde olduğu gibi Ekin ve Demokan'da da bulunan çiziklerden eser yoktu. Böylelikle Demokan'ın Miraç'a söylediği 'Sana bir şey yapmazlar.' teorisi de doğrulanmış oldu.
Hepsi telepatik yollarla anlaşmış gibi birbirlerinin kollarına baktılar ve en son Miraç'ın kollarında takılı kaldılar.
Konuyla ilgili yorumu yapacak olan tek insan Demokan olduğu için söze girdi, "Ben demiştim. Miraç'ın varlığı sayesinde yine bu çiziklerle paçayı sıyırdığımıza şükredelim. Çünkü size şunu söyleyeyim; ne kadar iğrenç bir şeyle uğraşıyorsak artık, emin olun başaramazdık. Miraç olmasaydı eğer, bırakın herhangi bir şey yapmalarını, sadece varlıklarının oluşturduğu basınçla kanımız kaynar, kendi kanımızda boğulurduk."
Cümlesi tamamlandığı anda ince bir kan, Demokan'ın burnundan dudaklarına doğru ince bir yol çizerek süzüldü. Asya telaşlanmıştı. Kan gördüğü an eli ayağına dolaşırdı. Hemen arkasına döndü ve küçük komodinin üzerindeki peçete kutusunu kapıp Demokan'a uzattı. Asya'nın peçete kutusunu kendine neden uzattığını anlayamadığı için 'Ne alaka?' der gibi Asya'nın suratına baktı.
"Burnun." dedi Asya.
Demokan elini burnuna götürdü ve dokunduğu ıslaklık burnunun kanadığını anlamasına neden oldu. Asya'nın havada bekleyen elindeki peçete kutusundan bir peçete alıp burnuna götürdü.
Miraç bedenini Demokan'a doğru eğip, "İyi misin Demokan? Biraz uzan istersen." dedi. Sonra Demokan'ın cevap vermesini beklemeden ayağa kalkıp Demokan'a elini uzattı. Boşta kalan diğer eliyle Miraç'ın elini kavrayıp tek hamlede kalktı. Kalktığı an, bu ani hareketin pek iyi bir fikir olmadığını düşündü, başı dönmüştü. Kalkar kalkmaz sendelemesi de bunun kanıtıydı. Miraç Demokan'ı düşmeden tutup başını kolunun altından geçirerek destek almasını sağladı.
Asya atılarak, "Benim yatağıma yatır." dedi.
Miraç Asya'ya şöyle bir dönüp baktı. Demokan'ın, Asya'nın yatağında uzanması fikri pek hoşuna gitmemişti. Ama en uygun seçenek bu olduğu için Asya'nın dediğini yaptı. Demokan uzandığında Asya ve Ekin de kalkıp örtüyü ve üzerindekileri kaldırdı.
Örtüyü eline alan Asya odasının kapısına doğru yöneldi ve "Hepimize kahve yapıyorum, Demokan'a da şekerli bir şeyler hazırlıyorum uyar mı?" dedi. Gözü bir an aynadaki görüntüsüne takıldı. Suratında hala Demokan'ın sürdüğü kan-bitki karışımı 'şey' duruyordu. Bu manzarayı pek mide açıcı bulmadığı için, istediği cevabı almayı umarak Demokan'a, "Bu yüzümdeki şeylerin kalması gerekiyor mu? Yıkasam sorun olmaz değil mi?" diye sordu.
Demokan Asya'ya bakmadan, "Yıka yıka bir şey olmaz." diye cevap verince Asya'nın içine su serpilmişti.
Önce banyoya girerek yüzünü temizledi. Sonra eline aldığı örtüyle mutfağa doğru giderken Cemre'ye mesaj atacağı aklına geldi. Vestiyere bıraktığı çantasından telefonunu çıkarıp Cemre'ye bir mesaj yazmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Günah Tohumları
TerrorRüyalar, sadece 7 saniyelik bir sürecin ötesinde, kapıları bilinmeyen diyarlara açan gizemli bir fenomendir. Kimi bu gizemli âlemi, bilinçaltımızın derinliklerinde kaynayan gerçeğin yansıması olarak görürken, kimileri ise büyük ya da küçük olasılıkl...