Özgür olmak için bir amaç taşımayan insan kendi kusurlarına mahkum kalır. içinde bulunduğu dünyanın karanlığı ve kötülüğü bir leke gibi insana bulaşırken masum kalmak imkansızdır.
hastane odasının yoğun bakım ünitesinde yatan genç adam kıpırdamadan cihazlara bağlı bir şekilde nefes alıyordu. hayatı ona bağlayan bir kaç kablo ve cihazlardan ibaretti.
çok şey yaşamıştı. sevdiklerini kaybetmiş hayatta karşı onu tutan kardeşi ölmüştü. onu öldürmek isteyenler olmuştu fakat onu sevenler yanında olanlar da olmuştu.
mahkumiyet sadece dışardan bakıldığı gibi değildir. mahkumiyet her şeye rağmen doğruluk çizgisinde ayrılmamak demektir.
içinde yaşadığı kafesin içinde koca bir dünya vardı. o dünya bir tarafı kötülükler ile doluyken diğer tarafı aydınlık ve umutlar vardı.
"abi gitme "diyen genç oğlan abisine elini uzatırken genç adam kardeşini elini tutmak istedi fakat arkasında duyduğu ses ile gözlerini arkasındaki ışığa çevirdiğinde duyduğu ses cezaevindeki arkadaşı demirin sesiydi.
"bizi bırakma olur mu "diyen sesi içini parçalarken kardeşine yapamam gibisinden bakarken genç oğlan elini indirerek abisine gülümseyerek baktı.
"git abi "dediğinde gözleri dolmuştu. ama buna rağmen gülümsedi. "yaşa hayatın bütün güzelliklerini yaşa ben burada iyiyim benim için yaşa"dediğinde genç adam kardeşine sarılarak ayrıldı.
"tekrar buluşacağız bir gün "dediğinde genç oğlan gülümsedi. "seni burada bekleyeceğim "dediğinde başını sallayarak kardeşinin yanaklarını öperek geri çekilerek arkasını dönüp ışığa doğru giderken kalbinin atışları zayıfladı. ruhu bedeninden ayrılırken bedeni yere devrildi.
kötülük aydınlığı lekeledi. umut hayatta kalma içgüdüsüne dönüştü. yataktan cansız yatan adam birden gözlerini açtığında göğüs kafesi yoğun bir oksijen havası dolarken hikayesi bitmeyen insanların yazılan hayat öyküleri bir mürekkep gibi yeniden can buluyordu.
akının hayat hikayesi kafesti. özgürlük neydi? mahkumiyet sadece ıslah edilmek için mi vardı?
5 GÜN SONRA...
Elindeki telefonu ile içeri giren hasta bakıcı temizlik malzemelerini bir kenara bırakarak yatakta yatan komada olan genç adama bakıp pis bir şekilde sırıtarak telefonundan kamera kısmını açarak biraz sonra yapacaklarını videoya almak için telefonu kendisine çevirerek komodinin üstüne bıraktı telefonunu.
yatağa yaklaşarak cansız bir şekilde duran adamın üzerine eğilerek pis sırıtışı ile elini genç adamın giydiği kıyafetini sıyırarak bacaklarına koyduğunda dudaklarını genç adamın boynuna doğru yaklaştırdığında eli rahat durmuyor genç adamın kasıklarına dokunuyordu.
tam dudaklarını genç adamın boynuna değdirecekti ki birden gözlerini açan genç adam ona tecavüz eden hasta bakıcıyı boğazından yakaladığı duvara fırlattığında vücuduna bağlı olan kabloları sökerek yerde kalkmaya çalışan hasta bakıcıyı boğazından tutarak onu duvara yapıştırdı.
"sana kimse öğretmedi mi bir insanın izni olmadan dokunmayacağını bilmiyor musun "dediğinde yüzü kırmızı dönen sapık hasta bakıcı çırpınışları boşunaydı.
"sizin gibi pislikleri keşke dünyadan silebilsek "diyerek hasta bakıcıyı kafasını tutuğu gibi duvara defalarca vuran genç adam adamın kafatasını kan gölüne çevirdiğini anladığında onu bırakarak yatağa geçip oturdu.
gözlerini yerde kanlar içinde yatan sapık herife çevirdi. gözleri boş bakıyordu. genç adamın kaderinde vardı suç ve kötülük fakat bu sapık herifi öldürdüğü için pişman değildi. aslında şu zamana kadar yaptıkları hiç bir şeyden pişmanlık duymadı. duymayacaktı çünkü ona göre bu dünyada herkes yaptıklarını karşılığını alırdı.
*************************************************************************
3. SEZONUN İLK BÖLÜMÜ BÖYLE OLDU SİZİ BEKLEYEN DAHA BİR SÜRÜ SÜPRİZİM VAR BOL YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAFES: AVLU-BXB
Teen FictionEğitimli bir asker suç işleyip cezaevine girerse ne olur? "Avluda kaos var ölüm var yaşaman için öldürmelisin ki sevdiklerini koruyabilesin"