2. Bölüm - Deli Bal

21K 1.6K 292
                                    


2

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

2. BÖLÜM

DELİ BAL

*

ALİ CİHAN

Evime doğru attığım adımlar karışıyordu. Geri dönüp çok şey söyleyesim vardı ama kendimi tutmaya çalışıyordum. Hiç olmadığı kadar pişman hissediyordum. Ali Cihan Gencer çocukluğunda bile aklı başında biriydi ve şöyle bir durumun içine kendini düşürmemişti.  Annemle Zehra'nın sözünü dinlemek en başından hataydı. Az önce yaşananları hatırladıkça öfke avuçlarımın arasında sıkı sıkı tuttuğum patlamaya hazır bir bombaya dönüşüyordu. Biraz daha sıksam adımladığım sokağı darmaduman edebilirdim. Allah tam şu anda karşıma belaya susamış birini göndermez miydi? Şöyle yumruğumu yüzüne geçireceğim, evire çevire, Allah ne verdiyse döveceğim, sonuna kadar hak eden...

Dişlerimi sıktım. Burnumdan solurken gözlerim döndü. Dakikalar içinde nasıl bu hale gelebilmiştim? Bu yerden bitme, bacaksız, sadece çeneden ibaret bir kızın başarısı mıydı? İmalı ifadesi, varlığımdan rahatsız oluşu, gözlerinde gördüğüm büyüklenme ve ses tonundaki tersleme... İnanılır şey değildi!

Yıllar öncesine ait onunla birkaç anım vardı. Yüzünü, üzerinden çok zaman geçtiğinden hatırlayamıyordum ama başıma o zamanlar da nasıl bela olduğunu anımsıyordum. Muhtemelen o, beni o kadar bile tanımıyordu.

Yalvaç'ın kardeşi hakkında bildiğim bir şey yoktu. Tıp okuduğunu, Ankara'da yaşadığını ve bir de lisedeyken okuldan kaçmaya çalışırken başıma dert olduğunu biliyordum. Ne var ki sırf annemlerin dırdırından kurtulmak için o dükkana gitmiş ve onu yalnızken yakalayıp görüşmeye çalışmıştım. Bunu yapmamdaki neden ona ilgi duymuş olmam falan değildi. Anneme rahatça gittim, gördüm ve beğenmedim diyebilmek içindi. Yıllardır evlenmem için diretmelerine bir son verebilmek içindi. Ancak az önce kendimi düşürdüğüm durum yüzünden şimdi anneme bile öfkeliydim.

"Ali Cihan abi!" Derin bir nefes aldım ve duraksayarak sokağın karşısından seslenen oğlan çocuğuna baktım.  "Dönmüşsün!" diyerek heyecanla bana doğru koşanın Hasan olduğunu gördüm. 

Hasan yan sokakta oturuyordu. Elindeki ekmek poşetine bakarak, "Günaydın Hasan," dedim. "Yine ekmek almak sana mı kaldı?" On dört yaşında olmasına rağmen hem babasının yanında çalışıyor hem de evin tüm alışveriş işlerini o görüyordu.

"Öyle," dedi esmer suratına yansıyan geniş bir gülümsemeyle. Karşıma geçip elini koluma dokundurdu. "Yine bende bu işler. Bir şey değişmedi Ali Cihan abim. Sen nasılsın? Çok kalacak mısın?"

Her zaman yaşına göre büyük konuşurdu. Bu zamana kadar alışmam gerekirdi ama Hasan'ın bu hayattaki rolü ona fazla büyüktü. Tıpkı bende olduğu gibi. "Çok değil. Bir ay buralardayım."

KIZIL GERDAN (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin