4. BÖLÜM
ÇAYKARA
Bahçedeki erguvan ağacının yanında durmuş onun neden burada olduğunu anlatmasını bekliyordum. Ona çaktırmadan üzerimdeki pijamayı incelemeye çalıştım. Sorun pijama giyiyor oluşum değildi. Sorun sutyen giymiyor oluşumdu. Aniden kapımda belirmişti. Arabasını park ederken cama yansıyan ışığını görmesem kapıda durduğunu da fark etmeyecektim. Ve bana geldiğini söylemese üzerimi değiştirmek için zaman bulabilecektim. Doğrusu bu dışarıya çıkana kadar aklıma bile gelmemişti. Bu yüzden ellerimi saçlarımı önümde tutmakla görevlendirmiştim. Çünkü hava hafif rüzgarlıydı ve her estiğinde saçlarımı önümden çekip ona sakladığım şeyi göstermeye çalışıyordu.
"Bu saatte rahatsız ediyorum ama," diyerek sözünü yarım bıraktı. Amadan sonrasını birçok olasılıkla doldurabilirdim. Gözlerimi göğsüne sabitledim ve dudağımı büktüm. "Sorun değil," dedim. Onun abimle olduğunu sanıyordum. Televizyon izlerken bir ara abimi aramıştım ve bana Ali Cihan ile düğünde olduğunu söylemişti. Buraya tek geldiğine göre bir sebebi olmalıydı. Göğüs hizasındaki bakışlarımı yüzüne kaldırdım. Canı bir şeye sıkılmış gibiydi ve bana bakmak yerine bakışlarını her yerde dolaştırıyordu.
"Abimle mi kavga ettiniz? Sorun ne?" Aslında kavga olasılıklarım arasında değildi. Çünkü normal görünüyordu. Öfke belirtisi yoktu.
Burun kemiğini sıktı. İç çekerken dik duran omuzlarını düşürdü. Özellikle omuzlarına ve kaslı göğsüne bakmıyordum. Önümde olan bu ikisiydi. Benden neredeyse bir kafa boyundan daha uzundu. "Konu abinle alakalı değil ama onu da ilgilendiriyor."
"O seninle olduğunu söylemişti," dedim kaşımı kaldırarak. "Düğünde değil miydiniz?"
Tepkisiz kaldı. Yüzünde söylediğimi sorgular gibi bir ifade belirdi. Buna anlam veremedim. "Aramamı ister misin?" diye sordum. Belki de onunla ayrılmışlardı ve evde olduğunu düşünüyordu. Ancak bu düşüncemi de kafamın içinde geriye attım. Bana geldiğini söylemişti. Bir teklifi olduğunu. Yine de evde bıraktığım telefonumu almak için hareket edecekken, "Hayır," diyerek beni durdurdu. "Önce biz konuşalım."
"Tamam." Bakışlarımı tekrar koyu renk gözlerine çıkardım. Gözleri bahçenin karanlığında daha koyu renkmişçesine görünen iki derin kahverengiydi ve gözlerinin arkası sonsuz gibiydi. Sonu olmayan karanlık gibi. Gözlerine bakmak garip hissettiriyordu.
Konuşmasını beklerken süre uzadı ve derin bir nefes aldı. "Bak," dedi gözlerini arakamda kalan evimin duvarına sabitleyerek. "Öncelikle beni yanlış anlamanı istemiyorum. Sana az sonra söyleyeceğim şeyin duygularla bir alakası yok. Olamaz da." Onu anlamamış olmama rağmen başımı salladım. Devam etti. "Yani buraya gelmemin tek nedeni her şeyin çok saçma olması. Duyunca sana da saçma gelecek ve tepki göstereceksin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZIL GERDAN (Tamamlandı)
Roman d'amourÇevresi tarafından kaptan olarak tanınan Ali Cihan Gencer aslında kod adı Kavur olan bir Milli İstihbaratçıdır. Yedi yıldır Kod adı Çaykara olan Balca ile yazışmaktadır. Mesleklerinin gizlilik ilkesi yüzünden özel hayatlarına, fiziki görünüşlerine y...