11. Bölüm - Yangın Yeri
"Önümü göremiyorum."
"Devam et, ben sana gireceğin sokağı söyleyeceğim."
"Burada gerçekten bir sokak var mı? Daha doğrusu burada yaşam var mı?"
Göçebenin talimatları doğrultusunda girdiğim ışıksız, ıssız sokak belanın yakın olduğunun habercisi gibiydi. Aynadan arkamı kontrol ettim. Leyal peşimden arabasıyla takip ediyordu ama onu göremiyordum. Etraf kör karanlığa gömülüydü. İkimizin de farları kapalıydı. Camı biraz araladım. En azından aracının sesini duyabilmeyi umuyordum. Ekrandaki haritayı takip ederken, "Beş yüz metre sonra sağa döneceksin. Sana tam noktayı söyleyeceğim. Hızını düşür. Aracın sesini duymak istemiyorum," dedi.
Zaten otuz ile gidiyordum. Bundan daha yavaşı aracın istop etmesi demekti. Arabayı zorladım. Sadece biraz daha. Bunu yapmazsam bir çöp bidonuna ya da yola biraz taşmış ağaca çarpma olasılığım yüksekti.
"Leyal," dedim fısıltıdan farksız sesimle. "Arkamda mı? Arabasının sesini duyamıyorum."
"Arkanda ama aranızda üç yüz metreden fazla var."
"Ya o? Hala güzergahı mı takip ediyor?"
Göçebe iç çekti. "Amık faresi bizi dolaştırıyor. Şimdi sağa dön. Dön!"
Direksiyonu çevirdim ve önümü göremediğim yolda sağa döndüm. Dişlerim birbirine kenetliydi. Bir yere çarpmamak için resmen ter içindeydim. Araba sorunsuz dönüp, bir yere takılmadan devam edince tuttuğum nefesi bıraktım.
"Göçebe, Leyal hastaydı. Aptal, dün yağmurda yürümüş. Ateşi vardı."
"Biliyorum," dedi Göçebe sıkıntılı bir sesle. "O kızı seviyorum. Göreve katılma dedim ama dinlemedi. Ama şu ana kadar iyi götürdü. Adamlardan biri sayesinde paket. Şu an bagajında."
"Benimkinde de bir tane var. Onu çöplükte indirip ağzına çöp suyu sıkarak boğmayı düşünüyorum. Belki ellerini koparırım. Sonra da siyah bir çöp torbasının içinde ülkesine postalarım."
"Yaparsın. Önce bir konuşturalım da."
Bagajdaki sesleri dinledim. Çok güçlü olmasa da tekme sesleri işitiyordum. Piç kurusu arabama zarar verecekti. O, on sekiz yaşında bir torbacıydı. Sıradan torbacılardan farklıydı. Irak sınırından ülkemize sokulan onlarcasından bir tanesiydi. Uyuşturucu satmak için burada değillerdi. Organ taciri yapan bir örgüt için çalışıp kurbanlarını onlara teslim ediyorlardı. Leyal'in bagajındaki ile aynı boku yiyorlardı.
"Bu sonuncu mu? Başka var mı?" diye sordum.
"Son gibi duruyor. Ama öndeki amık faresi şu an sizi yuvalarına götürüyor. Daha fazlası da olabilir."
"İnşallah. Ben çoktan hazırım."
Beş gün önce, ben Çanakkale'deyken bir gazete haberi yayınlanmıştı. Henüz sekiz yaşındaki bir çocuk tüm organları alınarak parçalara bölünmüş ve altı farklı çöp bidonuna paket edilip bırakılmıştı. Dişlerimi sıktım. Onlara yapacağımı hayal ettim. Ancak midem ölen çocuğu ve diğer kurbanları düşündükçe bulanmaya başladı. Bedenim acıyla inliyordu. Onların çektiği acıyla. Birine dün otopsi yapmıştım. Ölmeden organları alınmıştı. Acı çektirile çektirile. Katili güçlüydü. Vücudunda bıraktığı bıçak darbeleri tek seferde açılmış büyük kesiklerden oluşuyordu. Ben bunlara kasap diyordum. Çocuğu resmen doğramıştı. Gözlerimi bir anlığına yumdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZIL GERDAN (Tamamlandı)
RomanceÇevresi tarafından kaptan olarak tanınan Ali Cihan Gencer aslında kod adı Kavur olan bir Milli İstihbaratçıdır. Yedi yıldır Kod adı Çaykara olan Balca ile yazışmaktadır. Mesleklerinin gizlilik ilkesi yüzünden özel hayatlarına, fiziki görünüşlerine y...