20. Bölüm - Har

11.3K 1.1K 146
                                    

20

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

20. BÖLÜM

HAR

"Bütün olumsuzlukların canı cehenneme!" diye tek ayağımın üzerinde sekerek koşarken Leyal bir yandan çantamı taşıyor bir yandan da siyah bluzumun ince askılarını düzeltmemi gülerek izliyordu.

"Ayakkabıların," dediğinde söverek bakışlarımı oraya indirdim. Çıplak ayağımı yere basmamak için çabalamayı bırakıp önce ayağımı sonra da elimde tuttuğum topuklu sandaletimin tekini yere bıraktım. "Uyuya kalmışız Leyal. İşe geç kaldığımız gibi Ali Cihan ile buluşmama da geç kaldım. Sen ofise koş. Çantamı bırak. Ben de yarım saate geleceğim."

"Sorarlarsa ne diyeceğim?" diyerek çantamı yere, yanıma bıraktı. Eğilip sandaletimi ayağıma geçirdim ve ikisinin de deri kordonlarını bağlamaya koyuldum. "Ali Cihan ile gece markete diye çıkıp kayıplara karışmış, bir sakız alacağım diye de iki saate eve ancak girebilmiş, üzerine de abisinden azar yemiş dersin. Başlamadan bitmek üzere olan kariyerimi bu sözlerle kurtarabiliriz."

Sırıttı. "Abartma. Daha kimse gelmemiştir. Herkes rahat davranıyor. Görevlerinin araştırması için çoğu dışarıda olacaktır. Ben de senin için dışarıda derim."

Ona aşağıdan gözlerimi devirdim. "Kızım benim görevim mi var? Listeye girmedim ki. Sen en iyisi benim için bir şey deme. Git Kamçı görevin için araştırma yap."

Ellerini beline yerleştirdi. "Aynı görevde olamamamız kötü oldu ama senin için seviniyorum. Umarım Ali Cihan'ın görüşmeye getireceği arkadaşının yardımı dokunur."

"Adı Samet'miş," dedim çantamı alıp ayağa kalkarken. Koluma geçirdim. "Savcı. Dosya konusunda bir yararı olmayabilir ama mezar konusunda kesin faydası dokunacaktır. Dün o yüzden geç geldim. Ali Cihan ile Nazlı'dan konuştuk ve bana yardım etmek için istekli."

"Eniştemden başka türlüsü beklenmezdi." Elini koluma vurdu. "Daha fazla gecikmeden gidiyorum. Kamçı'nın canına okumaya. O kadın katilinin belasını sikecek bilgiler bulmaya."

"Güldüm. Kolay gelsin."

Onunla ayrıldıktan sonra limana doğru koşmaya başladım ve ayakkabılarımı sandalet olmalarına rağmen topuklu seçtiğim için kendime sövdüm.

Limana kan ter içinde varmayı başardığımda Ali Cihan Çaykara'nın önündeki iskelede adımlıyordu ve tek başınaydı. Ne yani, Samet denen adam görüşmeye gelmeyi kabul etmemiş miydi? Of, eğer öyleyse bu kötü olurdu. Kendimi çok umutlandırmıştım.

Koşmaya devam ederken, "Ali Cihan!" diye seslendim ve elimi kaldırdım. Onunla en rahat buluşabildiğimiz yer liman ve gemisiydi. Şimdiye kadar bizi burada fark eden olmamıştı. Oysa ofis buraya çok yakındı. Ne demişler; ne kadar uzağa saklanırsan, kuytu köşe seçersen o kadar dikkat çekersin. Kimse burnunun ucunu görmüyordu. Abim gibi. Dün akşam beni geç kaldığım konusunda azarlarken endişeli görünüyordu. Sakız almaya çıkıp telefonumu yanıma almayınca, Ali Cihan'ın da telefonu kapalı olunca haklıydı.

KIZIL GERDAN (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin