9. BÖLÜM - Bal Gibi

13.7K 1.3K 200
                                    

9

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

9. Bölüm - Bal Gibi

Kalp atışlarım sayamayacağım kadar hızlıydı. Göğsüm havalanıyordu ama nefes almakta zorlanıyordum. Bana bu kadar yakın duruyor oluşu, ses tonu, bakışı, hepsi ama hepsi farklı geliyordu.

Aynı anda kaç duyguyu yaşıyordum?

Şaşkınlık, heyecan, korku, adrenalin ve tanımlayamadığım birkaç duygu daha...

"Ali Cihan," dedim göğsüm havalanıp onunkine dayanırken. Nefesimi bırakıp sıkışan göğsümü rahatlatmaya çalıştım. "Be- ben şu an hiçbir şey anlamıyorum. Beni nnn-neden buraya getirdin?"

Elimi aramızda mesafe açmak ister gibi göğsüne yerleştirdim. Karşımda beton duvar gibi duruyordu. Ne kadar güç uygularsam uygulayayım onu uzaklaştıramayacakmışım gibi hissediyordum. "Hani Ankara'ya adım atmazdın?"

Sorduğum soruları cevapsız bırakmaya devam etti. Bakışları yüzümde dolaşıyordu. Bu kalp atışlarımın sanki mümkünmüş gibi yerinden çıkacakmış hissi yaratan bir şiddette çarpmasına neden oluyordu. Daha hızlı. "Ah, neden öyle bakıyorsun?" diye sordum nefes vererek. Hem öfkeli hem de bir sebepten rahatlamış gibi görünüyordu. Elimle göğsünü ittim ama hareket etmedi. Ondan kaçmak için yüzümü yana çevirdim. Bakışlarım tuvaletlerin olduğu koridorun en sonunda dolaştı. Etrafta kimse yoktu. Koskoca mekânın en tenha noktası nasıl tuvaletlerin önü olabilirdi?

"Burada ne işin var?" diye sordu boğuk bir sesle. Ona bakmamama rağmen yutkunduğunu anladım. Konuşurken zorlanıyor gibiydi. Aynı soruyu birkaç dakika önce ben de ona sormuştum. Ve o da bana.

"Arkadaşımla eğlenmeye geldim," diye cevap verdim. "Abime burada olduğumu söyleyecek misin?" Hissettiğim endişe tam olarak bu yüzdendi. Görev üstündeyken bir tanıdığa rastlamak... Lanet olsun. Nefesini yüzümün yanında hissettim. "Balca," dedi adımı ilk defa duymuş gibi.

Bakışlarımı o zaman onunkilerle buluşturdum. "Hımm?"

"Balca Zorlu," dedi bu defa. Ses tonu biraz daha emin çıkıyordu.

"Evet," dedim zoraki, belirsiz bir tebessümle. "Bu benim adım. Şu an bana ne yapıyorsun? Neden buraya sürükledin? Kızgın mısın? Burada olmamda yanlış bir taraf mı görüyorsun? Düşündüğün gibi değil. Ben buraya birçokları gibi-"

"Şşşt," dedi başını iki yana sallayarak. Söyleyeceklerimi yuttum. Beni öyle düşünüyordu değil mi? Buraya gelen zenginlerin dışında zengin avcıları da vardı. Kılık kıyafetim ona bu mesajı veriyor olmalıydı. Zira Çanakkale'deki halimden çok farklıydım. Yüzümdeki makyajla, sadece rujumla bile bir podyum dolusu kıza makyaj yapılabilirdi. Çok abartılıydım.

Dudaklarımı araladım. "Gerçekten sadece arkadaşımla yemek yemeye geldik. Adı Leyal. İstersen masamıza gel, seni onunla tanıştırayım."

Kahretsin! İvan'ı nasıl unutmuştum? Belki de çoktan gitmişti. Yüzümü buruştururken gözlerimi yumdum. "Kahretsin ya! Kahretsin!"

KIZIL GERDAN (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin