25. BÖLÜM
Toprak ve Kemik
Almanca bilmesem de sarışın, beyaz porselen tenli kadının söylediği şarkının sözlerinin aşkla ilgili olduğunu anlayabiliyordum. Kadın sahnede kırmızı elbisesiyle yılan kadar kıvrak hareketlerle salınıyor ve gözlerini yalnızca dinleyenlerinin arasındaki bir kişide tutuyordu. Berk Alazhan'da.
Ne şanslıydım ki hemen yanımdaki yuvarlak masada tek başına oturuyordu. Fotoğraflarındakinden daha genç ve karizmatik görünüyordu. Kıvanç Tatlıtuğ'un daha az ünlü versiyonu gibiydi. Ancak ondan daha zengindi. Bu yüzden etrafındakilere göz bile değdirmeyecek kadar ego sahibiydi.
Dikkatini çekmem zor görünüyordu. Özellikle Ali Cihan sahnenin yakınında, masamın tam karşısında kollarını gergince göğsünün üzerinde bağlamış beni göz hapsinde tutarken. Neden her an bir şey olacakmış gibi tetikte durduğunu biliyordum. Görevi ona bırakmadığım için başımı belaya sokacağımı düşünüyordu.
Oflayarak bakışlarımı sağımda kalan masaya çevirdim. Sadece bir anlığına Berk Alazhan'ı kontrol etmek istiyordum ancak onun da bakışları bana çevrilince başımı sallayarak gülümsedim.
Gözleri yüzümden göğüs dekolteme bir saniyeliğine indi ve hızla tekrar gözlerime tırmandı. "Merhaba," dedi aslında bir süredir farkımdaymış gibi.
Sandalyemde kalçamı biraz ona doğru çevirdim. "Merhaba Berk Bey. Güzel bir akşam, size teşekkür etmeliyim."
"Eğleniyor gibi görünmüyordunuz," diyerek gülümsedi ve sandalyesinde bana doğru döndü. "Arkadaşlarınız daha iyi durumda."
Omuzumun üzerinden Leyal ve Sencer'e baktım. Onlar benden de kötü durumdaydılar. Şarkı gerçekten sıkıcıydı. "Onlar benim için burada. Lea'yı dinlemeyi çok istiyordum."
"Öyle mi?" dedi şaşırarak. "Onu Türkiye'de pek tanıyan olduğunu düşünmüyordum."
Sözleriyle etrafıma bakındım. İçerisi boşta tek sandalye olmayacak kadar doluydu. Ne düşündüğümü fark etmiş gibi, "Onlar gücüm için burada. Birkaç dalkavuk. Lea'ya ne kadar hayran olduğumu biliyorlar ama onu tanımıyorlar," diye ekledi.
"İzmir'deki etkinliğinize de katılmıştım. Üç bin kişiden fazla bir kalabalıkla karşılaştım. Gelenlerin benim gibi Lea hayranı olduğunu sanmıştım. Öyleyse çok üzücü."
"Onlar bana hayranlar." İmayla göz kırptı. "Demek İzmir'e de geldiniz. Ankara'daki otelimdeki etkinlik daha büyüktü. Lea orayı kasıp kavurdu."
"Maalesef ona katılamadım. Ama gazetelerden takip edebildim." İzmir gibi bu da yalandı. Ben sadece iyi bir araştırmacıydım ve Berk Alazhan bunu bilmiyordu. Ona ayak numarasına kadar söyleyebilirdim.
"Evli misiniz?" diye sorunca baktığı yeri fark ettim. Parmağımda çok başarılı bir imitasyon yüzük taşıyordum. Doğan Ulusoy ile aşkımızı temsil edecek kadar büyük ve yapay bir safir taşa sahipti. Elimi kaldırıp ışığa tuttum. "Evet," dedim ve yüzüğe bakarken gözlerimi devirdim. "Sanırım öyleyim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZIL GERDAN (Tamamlandı)
RomanceÇevresi tarafından kaptan olarak tanınan Ali Cihan Gencer aslında kod adı Kavur olan bir Milli İstihbaratçıdır. Yedi yıldır Kod adı Çaykara olan Balca ile yazışmaktadır. Mesleklerinin gizlilik ilkesi yüzünden özel hayatlarına, fiziki görünüşlerine y...