5. Bölüm - Kavur

16.9K 1.3K 196
                                    

5

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

5. Bölüm - Kavur

"Bugün de okula gidiyorsun ve bitiyor. Yarın benimle olacaksın," dedim okul çantasını omzuma asarken.

Okula gitmek için kıyafetlerini giydirdiğimden bu yana bana etrafında olan ama kendi ilgisini çeken şeyleri anlatıyordu. Bir dakika bile susmamıştı. Elimi çekiştirip ona bakmamı sağladı. Gözüne gelen kaküllerini alnından çekerken, "Sonunda cuma günü mü yani?" diye sordu.

Gülerek başımı salladım. "Sonunda Ayloşum." Sıkıldığının farkındaydım. Annemle babam Aylin'in enerjisine ve yeni yeni ortaya çıkan keşfetme merakına ayak uydurmakta zorlanıyorlardı. "Seni nereye götürmemi istersin?"

Ben bunu der demez düşünmeye başladığını görebiliyordum. Adımları ağırlaşmıştı ve servisi kapıda bekletiyor olmamız hiç umurunda değildi. Nasıl olsundu ki? Çocuk olmak bu yüzden güzeldi.

"Abla," dedi başını tekrar yukarıya kaldırarak. Tüm dişlerini göstererek güldü. "Abime de söyledim ama götürmedi. Sınıftakiler gitmiş..." Neden bahsettiğini anlamaya çalışırken Aylin heyecanla konuşmaya devam etti. Servis şoförü ile göz göze gelince elinden çekiştirip hızlanmaya çalıştım. Resmen bana derdini anlatacağım derken ayağını yerde sürüyordu. Dayanamadım ve eğildim. "Gel balım. Geç kalıyoruz," diyerek onu kucağıma aldım. "Neresi orası?"

Gitmek istediği yerin renkli çadırları olduğundan, bir sürü şeker satıldığından falan bahsetmişti ama bir neresi olduğunu söylememişti.

Heyecanla nefes aldı. Hızlı konuşunca bunu yapıyordu. "Pepsitalmiş. Mila'nın anesi biliyor yerini."

Kaşımı kaldırdım. "Pepsital mi? Orası neresiymiş ki?"

"Yemek veriyorlarmış. Parasıyla elbette. Abim bize para verir. Orada oyuncaklar da varmış," dedi bozulmuş gibi. Muhtemelen pepsital dediği yer her neresi ise dili dönmüyordu. Doğruyu söyleyemediğini bildiğinden de anında heyecanı kaybolmuştu. "Kollarını boynuma sardı. Yüzünü de omzuma sakladı. "Abla bizde gidelim. Mila'nın annesini ararsan söyler. Onlar yine gidecek. Herkes gitmiş."

Yanağını öptüm. Servisin açılan kapsının önünde duruyorduk ama bana nazlandığından ne başını omzumdan kaldırıyordu ne de minik kollarını boynumdan çözüyordu. "Aylin Nazlı," dedim dudaklarımı boynuna indirerek. Onun bir adı da Nazlı'ydı. "Nereye istersen gideriz. Ben Mila'nın annesinin numarasını bulur, öğrenirim. Tamam mı?"

Kolları anında boynumdan çözüldü. Gözlerimin içine ışıl ışıl bakarak, "Seni çok seviyorum abla. İyi ki geldin. Seninle çok eğleneceğiz," dediğinde dünyalar benimdi.

Yanağını öpüp onu servisin kapısında bekleyen gözetmen ablarına teslim ettim. O kadar sevinmişti ki. Ben eve adımlarken bile bana el sallayıp öpücük atıyordu.

Aylin'i çok seviyordum. Nasıl sevmezdim. O benim diğer yarımdı. Her yıl eve gelirken beni unutmuş mudur, yabancılık çeker mi diye çok korkuyordum. Fakat o her defasında düşüncelerimi yanıltıyor ve abla kardeş ilişkimizi ileriye taşıdığımızı kanıtlıyordu.

KIZIL GERDAN (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin