Minik bir not
BAYRAMIN 1. GÜNÜ YİNE GÖRÜŞELİM (Bölüm kısa demeyin diye tedbir alıyorum. 12. bölüm bayram hediyesi niyetine, küçükler şeker yerine saysın, büyükler de hatır telefonu... el öpmeyin, öptürmeyin, biat edilecek dönemlerde değiliz. Yine araya sokuşturdum kamu spotumu. 🤭😉💓 )
***********************************************************************************************
Pazartesi günü yeni kararların şekillendirdiği Azra Atalay, terzinin şekillendirdiği takımlarından birini giymiş, yeniden kuaföre gidip biraz daha farklı şekil verdiği saçları ile evden çıkmıştı. Eski mantosu da elden geçmiş, eteklerine, yakasına ve kol ağızlarına sahte kürkler eklenmiş, böylece boyu modaya uygun olacak şekilde uzatılmıştı. Düğmelerin de değişmesi basit ama etkili bir uygulama olmuştu. Terzi söylediği takımlardan başka beş parçayı da elden geçirmiş, basit değişikliklerle modaya uydurmuştu. Topuklu çizmeleri ile attığı her adım çekiciliğini arttırıyordu. Oturduğu mahalleye uymayan bir şıklık sergiliyordu. Bunu biliyordu ama eski paspal görüntüsüne dönmeyi aklından bile geçirmiyordu.
Şirkete geldiğinde masasına oturmadan önce kahve almak için yemek odasına girdiği an ıslıklarla karşılandı.
"Çok şıksın, ne o randevun mu var?" diye soran arkadaşlarına sadece eski kıyafetlerinin terzi tarafından toparlandığını söylemişti. Hepsi hayretle bakıyordu.
"Eskileri terzi yeni hale mi getirdi?" Kızlardan biri inanamamıştı.
"İsteyene adres veririm. Bu konuda gerçekten çok başarılı. Bu manto en az on senelik ve sanki bu senenin modası gibi değiştirdi. Vitrinler benzeri ile dolu."
"Hemen veriyorsun adresi, dolapta ne kadar eski varsa elden geçirtiyorum." Bunu söyleyen büronun patrondan sonra en eski elemanı olan Hülya Hanım idi. Diğerleri de ondan cesaretle konuşmaya başlamış hepsi neleri kurtaracağını planlamaya koyulmuştu.
Azra, yemek odasında geçen konuşmalara gülerek elinde fincanı masasına yürürken herkesin akçam süslerini masasında tuttuğunu görüp sevindi. Genelde takıntılı değildi ama tüm personelin masasında farklı renk ve ebatta masa üstü malzemesi vardı. Kimsenin zımbası ile delgeçi bile uyumlu değildi. Böyle şeylerin şirket tarafından alındığını biliyordu ama henüz kişisel zevkleri konusunda fikir sahibi olmadığı iş arkadaşlarına yeni yıl hediyesi olarak geçenlerde gittiği kırtasiyede gördüğü setlerden almayı düşündü. Daha kurumsal bir görüntü vereceği de bir gerçekti. Şirketi benimsediğinin, aidiyet duygusunun oluştuğunun farkına varıp gülümsedi.
Acaba Lale ile Çınar'a yılbaşı hediyesi almalı mıydı? Sonra kararını anımsadı. Uzak duracaktı!
Yıllarca ne hediye almış ne vermişti. Hapisten çıktığından beri birilerine bir şeyler almak, onları mutlu görmek isteğine engel olamıyordu. Oysa yapamadığı daha bir sürü şey vardı. Mesela sinemaya gitmek gibi. Nelerin oynadığına baktı. Pazar günü için güzel bir komedi filmine gitmeye karar verdi. Selma ile konuştu, Semahat ablanın da o gün için izin yapacağını öğrenince sinema müşterisi üçe çıkmıştı.
*****
Azra, sinemanın kapısında beklerken biri yanına yaklaştı. Durmadan yoluna devam eden adam, "İyi seyirler." demişti. Azra bir anda dikkat kesilmişti. Adamın yüzüne bakmamış olmasına kızdı. Sesinden tanımıştı, geçen akşam yolunu kesen adamdı bu. Etrafına bakınıp adamı görmeye çalışsa da bulamadı. Onun panik oluşunu izleyen Çınar'ın adamları baktığı yöne doğru yürüseler de adamı göremediler. Biri diğerine kameraları işaret edince sadece başını sallamış ve hemen uzaklaşmışlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AZRA
Adventureİşlemediği bir suçtan hapis yatan bir genç kadın... Onu hayatında isteyen yaşlı bir adam... O adamı hapse atmak için yıllarını harcayan bir savcı... Genç kadının yaşadıklarının intikamını alırken biraz desteğe ama en çok da cesarete ihtiyacı var. Ne...