18. Bölüm

968 228 28
                                    



Çınar, dörtte evden ayrılırken ruhen ve bedenen orada kalmak istediğinden emindi. Duygularını tartmaya kalksa altında ezilecek kadar yoğun olduklarını kabullenecekti. En iyisi lanet iş günü için evine gitmek, hazırlanmak ve işe başlamaktı. Arka sokaktaki nöbetçinin kendisini göreceğinden emindi ama aldırmıyordu. Onlardan bir zarar gelmeyeceğini biliyordu.

Azra, yatağın az önce sıcak olan tarafının yavaş yavaş soğuduğunu fark edince üzüldü. Uykusuz bir gece geçirmesine rağmen çok iyi hissediyordu kendini. Gece yaşadığı duygu fırtınasını düşünmeliydi. Teoman ile ilgili kendine hâkim olmanın yolunu bulmalı, ondan tiksinmek yerine yakınına gidebilmenin çaresine bakmalıydı.

Altıda yataktan kalkıp bir kez daha duşa girdi, bu kez keyifle sabunlandı. Duşta aklında olan tek erkek Çınar'dı. Ona iyice bağlandığını hissediyordu. Hata üstüne hata yaptığının farkındaydı. Baş savcı vekili... Önü açık, başarılı bir savcıyı kendi pis geçmişi yüzünden karalamalarını asla istemiyordu. Bu ilişkinin sonu yoktu. Bunu bilmek, kabullenmek ve yapabilirse daha çok bağlanmadan ayrılmak en iyi çözümdü.

Çözümü bilmek işe yarasa bunu zaten çoktan yapardı. İlk kez düşünmüyordu ki. Fakat kendisini de biliyordu. Henüz ondan uzak durmaya hazır değildi. Belki zaman içinde ona karşı soğuyacaktı. Şu an ikisine de seks iyi geliyordu. Birbirlerinden romantik beklentileri yoktu. Evet biraz kıskançlık vardı ama bu da her insanın doğasında olan bir şeydi. Gerçi Çınar dün akşam kapısına dayanmış, hesap sormuştu. Teoman değil de başka biri ile konuşsa da aynı tepkiyi verir miydi? Sanmıyordu. Dünkü tavrı tamamen Teoman yüzündendi. O herifi içeri atmak için ortaklık yaptığı kadının kendisini kandırdığını sanmış olmalıydı. İyi de kapıya dayandığında ya gerçekten Teoman o evde olsaydı? Önce hafifçe sonra kahkahalarla gülmeye başladı.

Çınar, onun evde yalnız olduğunu bilerek gelmişti. Aksi halde asla kendini tehlikeye atmazdı. Bilerek gelmiş, kıskançlığını gizlememişti. Azra yüzündeki gülümseme ile çıktı duştan.

"Sen ne kadar hin biriymişsin sayın savcım. Kandırdın beni."

Bornozunu giyip saçlarını da havluyla sardıktan sonra yatak odasına gidip ikisinin kullandığı telefonu eline aldı.

"Özledin mi beni?" diye açan Çınar'a, "Sana bir daha kanmayacağım." diye yanıt verdi.

"Nasıl kandırmışım seni?"

"Akşam evde tek başıma olduğumu biliyordun."

"Elbette biliyordum. Ama o kapıya gelmek için mazerete ihtiyaç duydum. Sanırım biraz da kızgındım."

"Biraz mı?"

"Birazdan biraz fazla. Ne yapıyorsun, yatakta mısın hala?"

"Ne ayıpppp, beni yatakta çıplak düşünmekten sizi menederim sayın savcım."

"Ah işte şu an bu cümle ile tam da onu düşünmeye başladım."

"Bu durum için iyi bir atasözü var da sabah sabah sana eşek demek istemem."

"İyi ki demedin. Bu akşam otelde görüşüyor muyuz?"

"Sen iptal etmezsen ben etmem."

"Senin bu kelimelerin nasıl oluyor da her seferinde tam isabet oluyor? Çok önemli bir sorun olmadıkça görüşüyoruz. En kötü gelebildiğim saatte gelirim, yine seni uykundan ederim."

"Bugün zaten uykusuz çalışacağım, bir de yarın nasıl çalışırım bilmem."

"Şikayetçi misin?"

AZRAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin