14. Bölüm

1K 251 26
                                    


"Aç kapıyı Azra, benim."

"Ne?" Bir yandan şaşkınlıkla gülüyor bir yandan da kapıya yürüyordu. Karşısında gerçekten de Çınar vardı. Kahkahasını bastırmak için elini ağzına kapattı.

"İnanmıyorum sana. Ne eski bir numara."

"Bizde klişe bol. Simitçi, sucu, milli piyangocu, temizlik görevlisi, çilingir..." Bunları derken çoktan içeri girmiş, kapıyı kapatmış ve hala elinde telefonla gülen Azra'ya sarılmıştı.

"Çok özledim."

"Ben..." Yanıtını tamamlayamadı. Zaten dakikalar sonra ne yanıt vereceğini de anımsamıyordu. Koridorda, ayakkabılar ve terlikler arasında öpüşüyorlardı. Sırtında hissettiği soğuk duvar bile bir süre sonra ısınmıştı. Çınar'ın elleri üstünde gezindikçe Azra inliyor, daha fazlası için yalvarıyordu. Çınar'ın da tahrik olmuş hali düzgün düşünmesine engel oluyordu. Sokak kapısının yanındaki mutfağın camına vuran bir araba farı ile bulundukları yer aydınlanınca Çınar kendini geri çekti.

"Kamyonet dikkat çekmeden gitmeliyim."

"Gitme."

"Kalamam. Çok üzgünüm. Şimdi gidiyorum ama şu başka ev işini ciddi olarak düşüneceğim. Çözüm bulmamız lazım."

"Bul. Acele et." Az önce sanki o değildi evi tutmaktan vazgeçen. Hiç girmedi bile o konuya. Artık daha da acele başka bir eve ihtiyaç duyuyordu. "Su olayına devam etmen iyi olabilirdi, tabii suyu tüketme konusunda bana yardım edecek olsaydın."

"Tüpçü olup o tüp takma çıkartma süresini kullanmak istemiştim ama doğalgazlı evde komik kaçacaktı. Gülme... Gülme diyorum... Azraaa..." O da gülerken bir yandan da yüzünün her milimini inceliyordu. Oturma odasından gelen ışıktan başka ışık yoktu koridorda. Azra da aynı loş ışıkta Çınar'ı hafızasına kazıyordu.

"Madem gelecektin niye aradın?"

"İki sebebi var. Birincisi nasıl karşılayacağını anlamak, ikincisi de perdelerini kapattırmak. Çünkü benim ekip karşı evde oturuyor ve her an biri burayı izliyor. Ben gidince mutfağa gir ve su doldur. Böylece sorun olmaz."

"Tamam."

Kapıdan çıkmadan minik bir öpücük kondurdu dudağına. Hiç yetmiyordu böyle küçük öpüşmeler. Genç adam aklındakini söyledi. "Hafta sonu bir yerlere kaçalım."

"Ben Mersin'e gideceğim." Sesi fısıltı gibiydi.

"Babana mı? Emin misin? O adamı affedecek misin?"

"Bilmiyorum. O konuda onunla konuşmadan bir şey söyleyemem. Niye Teoman'dan ayrıldığını onun hakkında neler bildiğini öğrenmem lazım. Belki işe yarar evrak falan vardır yanında. Onları alır dönerim."

"Kaç gün kalacaksın?"

"Üç gün. Uçak biletlerine baktım. Aktarmalı Adana üzerinden erken saatte uçak var."

"Tamam." Kısa bir an durdu. "Sakın başını derde sokacak bir hareket yapma."

"Merak etme, kabine girecek küçük bir çanta hariç hiç valiz almayacağım yanıma."

"Onu kasdetmedim. Baban için söylemiştim. Çok güvenilir biri değil."

"Biliyorum. Güvenmiyorum zaten. Tek amacım beni niye hapse yolladığını bilmek. Orada bana iyi baktı. Yani öyle olduğunu düşünüyorum ama yine de üç yılımı çalan adamla iş birliği yaptı, beni görmeye hiç gelmedi ve sessizce çekip gitti. Bunlar için yüzleşmem şart."

AZRAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin