Tüm okurlarımın Şeker Bayramını en içten dileklerimle kutluyorum. Nice güzel bayramlara sağlıkla, huzurla, mutlulukla, sevdiklerimizle kavuşalım. İyi ki varsınız.
Not: Bu bölüm tam bayramlık bence 🤭💕💕💕
Not 2: Cumartesi görüşürüz...
*****
Pazartesi günü her zamanki gibi şirketlerin bilgilerini denetlerken sekreter Aslı, yanında hiç tanımadığı biri ile masasının önüne geldi.
"Azra Hanım, bu beyefendi sizi görmek istiyor."
Azra, genç kıza kısa bir an baktı. Daha önce kimseye böyle muamele ettiğini anımsamıyordu. Kim olduğunu, hangi masada olduğunu oturduğu yerden söyler, gelen kişiler kendi başlarına ilgili kişiyi bulurdu. O kısa anın ardından gelen kişiye biraz daha dikkatli baktı. Son derece şık, bakımlı, yakışıklı denecek biriydi. Belki de bu yüzden bekar olan sekreter özel ilgi göstermişti. Aslı'ya teşekkür ettikten sonra genç adama rahatsız koltuğu gösterdi. Arkası fazla dik koltuklar işi bitenin gitmesi için özel seçilmişti.
"Size nasıl yardımcı olabilirim?"
Adam oturduktan sonra kendini tanıtmayı tercih etmişti. Sesi beklediğinden kısıktı. "Ben, Yılmaz Yerçeken. Yerçeken şirketlerinin sahibiyim. Orhan beyin methini duymuştum diyemeyeceğim. Çünkü sizi bulmamı Teoman Bey istedi." Susup bu ismin etkisini izledi. Beklediği korku yerine hafifçe yukarı kalkan ve bıyık altından gülen Azra'nın ifadesi şaşırtmış olmalıydı. "Burada uzun süre ve huzurla çalışmanız şirketin işlerinin çokluğuna bağlı imiş. Sizi ayak altında istemediğini, yeni işinizin tam size uygun olduğunu iletmemi de söyledi. O yüzden, benim sütten çıkma ak kaşık kadar temiz şirketimin tüm işlerini sizin büronuza vereceğim. Hatta size bir iki kişiyi daha yollayacağım. Böylece hem geçmişe sünger çekecek hem de akıllı bir kız gibi kendi işinize bakacakmışsınız." Yine susmuş Azra'yı izliyordu. Hâlâ yüzünde aynı ifade ile dinleyen Azra başını sallayınca genç adam görevini tamamlamış birinin rahatlığı ile tekrar koltuğa yerleşti. "Sanırım iletmem gereken her şeyi ilettim. Şimdi artık gerçekten iş konuşalım mı?"
Azra, adamın şirketini kabul etmek istemiyor oluşunu belli etmeden sakin sakin son cümlesine kadar dinledi. Sonra da gülümseyerek yanıtladı bu yakışıklı genç adamı.
"İş konuşmaya başlamadan önce taşıdığınız mesajın yanıtını vereyim. Ben aptal değilim. Başıma gelenlerden sonra daha neler olabileceğini bilecek kadar zekaya sahibim. O zaman da niyetimin olmadığı şeyleri şimdi denemeye bile kalkmam. Haksız yere yaşadıklarımı unutmadım. Hatamın en büyüğü benim böyle bir şey yapmayacağımı bileceğini sanmaktı. Tecrübesiz bir safın romantik düşünceleri... Bir daha yaşamak istemeyeceğim şeyleri anımsatması bile canımı acıtıyor. Teoman Beye üzgün ve kızgın olduğumu ama artık asla o saf kız olmadığımı iletmeyi de unutmayın. Şimdi o elinizdeki üç beş sayfalık bilgide neler olduğuna bakalım. Sonra şirketinizin gerçek dosyalarını da ulaştırırsınız."
Bu söyledikleri ile yeni bir savaş mı başlatmıştı, yoksa ateşkes mi ilan etmişti zaman gösterecekti. Şu an tek bildiği ellerine hâkim olsa da bacaklarının titrediği ve bu masum gözüken adamın onu korkuttuğu idi. Sonraki yarım saati çay içerken evraklar ve şirket kapasitesi üstünde konuşarak geçirdiler. Elbette çoğu bilgi şirketin muhasebecilerinde ve çalıştığı büroda idi ama adam da iş için gerçekten yardımcı olmaya çalışıyordu. Orhan Beyden fiyatlandırma konusunda daha önce bilgi aldığı için çalışma şartlarını iletti. Ne fiyat verirse versin kabul edileceğini anladığı için biraz yüksek rakam konuşmaktan da keyif aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AZRA
Aventureİşlemediği bir suçtan hapis yatan bir genç kadın... Onu hayatında isteyen yaşlı bir adam... O adamı hapse atmak için yıllarını harcayan bir savcı... Genç kadının yaşadıklarının intikamını alırken biraz desteğe ama en çok da cesarete ihtiyacı var. Ne...