Bankadan hayal kırıklığı ile çıktıktan sonraki ikinci işi, görmek istemediği babasının evine gitmek oldu. Babası evi satmış ve taşınmıştı. Adresini almak için muhtara gittiğinde yeni adresini vermediğini öğrenmişti. Kayıt yaptırmadığına göre kendisinden saklanmaya devam etmek istemiş olmalıydı. Kim bilir belki de çoktan ölmüştü. Onu görmek istediği için aramıyordu. Hesap sormak için arıyordu. Kızını o adamın ellerine bırakmıştı. Onun istediği gibi kendisini hapse attırmasına ses etmemiş, kızını kurtarmak için çabalamamıştı. Samim Atalay'ın vereceği çok hesap vardı.
Cebindeki parayı hesap etti. Bankada olan parası faiz ile katlanmış ama üstündeki tedbir kalkmadığı için çekmesine izin verilmemişti. Tedbirin kaldırılması için müracaat edecekti. Parasını kullanabileceği güne kadar yatacak yere ve tabii ki karnını doyurmaya ihtiyacı vardı. İş de bulması gerekiyordu. Bankadaki para ile oldukça uzun süre idare edebilirdi. Ama cebindeki para ile yatacak yer bulması çok zordu. En azından alıştığı konforda yer bulamazdı. Sonra kendi düşüncelerinin saçmalığına gülmeye başladı. Son üç yılını ortalama on kadından az olmayan bir koğuşta geçirmişti. Neyin konforunu arayacaktı?
Eski arkadaşlarını düşündü. Hapis yattığı yıllar boyunca bir tanesi bile gelmemişti. Zaten çok arkadaşı yoktu. Yakın olduğunu düşündüğü iki üç kişinin de kendisine sırtını dönmüş olmasını kabullenemiyordu. Onun kötü bir şey yapabileceğini düşünmeleri daha çok canını yakmıştı. Eski cep telefonunu iade etmişlerdi. Şarjı yoktu elbette. Şarj cihazı almak için para ayıramazdı henüz. O yüzden ne hayırsız arkadaşlarını ne de uzak akrabası olan, hayatta olup olmadığını bilmediği büyük halanın, babasının halasının kızını arayamazdı.
Ucuz otellerin olduğu bir muhite gitmek en akıllıca olandı. Elbette kapısındaki kilidin sağlam olduğu bir yer bulmalıydı. Eski bilgilerini toparlamaya çalıştı. Babasının evinden beş sokak kadar ilerisinin ucuz otellerle dolu olduğunu biliyordu. Virane dediği yerlerin olduğu sokağa doğru yürüdü. Etraftan atılan lafları duymazdan geldi. Uzun boyu, hapisteyken beline kadar uzamış örülü saçları ve sıfır makyajlı yüzü ile kimsenin dönüp bakmayacağını düşünmüştü. Atılan laflar açık saçıktı. Bol küfürlü cümleleri duydukça hem kızıp hem de hala birilerinin beğenmesinden hoşlanmıştı. Kadınlık gururu okşanmıştı. Bir yandan güzel cümlelerden keyif alırken diğer yandan kaba cümleler ile kendini son derece savunmasız hissediyordu. Yeniden kendini toparladı.
Başını derde sokmadan bir oda tutması gerekiyordu. Sonra hafiften gülümsedi. Savunmasız değildi. Hiç savunmasız değildi. Bildiklerini unuttuğu kısa bir an yaşamıştı yine. Oysa o artık kendini savunabilecek kadar iyiydi. Yine başını dikleştirdi ve ünü hiç de iyi olmayan semtte, biraz daha eli yüzü düzgün gözüken ilk otele girdi.
Tabelası ve camları diğerlerine göre daha temiz olan otelin girişindeki kayıt masasında yaşını almış bir kadın görünce rahatladı. Oda fiyatını sorup cebindeki paranın en az üç güne yeteceğini anlayınca tuttuğunu fark etmediği nefesini bıraktı. Formu doldurdu. Kimliğinin fotokopisinin alınmasına şaşırdı. Yaşlı kadın da onun şaşırmasına şaşırmıştı. Sonra genç kadına alıcı gözü ile bakmış ve anlayışla başını sallamış, o otele göre en iyi odanın anahtarını vermişti.
Odası; çift kişilik yatak, tek kapılı bir dolaptan ibaretti. Küçük bir banyo ise tamamen sürpriz olmuştu. Penceredeki perde kalın kumaştan yapılmış yıkanmaktan ya da güneşten solmuştu. Seçici olamayacağı için, düşünmek yerine küçük bir bakkal dükkanından aldığı ekmeğin yarısı, peynir ve zeytinle karnını doyurdu. İlk özgür yemeğinin kuru ekmek, peynir, zeytin olmasına gülümsedi. Hapiste bile daha iyi besleniyordu. Hapis... artık o günleri sadece intikamını almak için anımsayacaktı. İntikam için acele etmeyecekti. İçeride o kadar çok düşünmüştü ki, ne yapacağını az çok planlamıştı. Sadece nereden ve nasıl başlayacağı kısmında kararsızdı. Hapisten çıktığını bildiklerinden emindi. Onlar bir şekilde irtibata geçecekti. Eğer bu beklediği olmazsa o harekete geçecek ve kendini riske atsa da o pisliğe yaklaşacaktı. Acele etmeyecek, yanlış adım atmayacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AZRA
Aventureİşlemediği bir suçtan hapis yatan bir genç kadın... Onu hayatında isteyen yaşlı bir adam... O adamı hapse atmak için yıllarını harcayan bir savcı... Genç kadının yaşadıklarının intikamını alırken biraz desteğe ama en çok da cesarete ihtiyacı var. Ne...